İKV’DEN ALMANYA’DA YENİ KOALİSYON HÜKÜMETİNİN ROTASI VE TÜRKİYE’YE DAİR NOTLAR BAŞLIKLI POLİTİKA NOTU
Almanya’da Yeni Koalisyon Hükümetinin Rotası ve Türkiye’ye Dair Notlar
Hatice Zeynep Şen, İKV Uzman Yardımcısı
- Almanya’da Şubat 2025 seçimleri sonrası CDU/CSU ve SPD arasında kurulan Büyük Koalisyon, iç politikada istikrarı dış politikada ise daha güvenlik odaklı ve pragmatik bir çizgi benimseyeceğini göstermiştir.
- Koalisyon anlaşmasına, politikaların sınırlarının kesin olarak belirlenmediği eleştirileri getirilse de Almanya’nın yeni döneme ilişkin iki net hedefi bulunmaktadır; ekonomik reformlar, savunma ve güvenliğin güçlendirilmesi.
- Yeni hükümetin savunma, göç ve ekonomik modernizasyon odaklı politikaları, Türkiye için hem iş birliği alanları yaratmakta hem de dolaylı yoldan etkilere sahip olacak öncelikler içermektedir.
- Türkiye açısından Almanya’nın yeni bir dönem sinyalleri vermesi ve AB içindeki liderliğinin güçlenmesi, Gümrük Birliği güncellemesi gibi stratejik konuların yeniden gündeme taşınması için önemli bir fırsattır.
- Türkiye’nin çok boyutlu, reform odaklı ve çıkar temelli bir diplomasi yürütmesi hem ikili ilişkilerin derinleşmesine hem de Avrupa ile yeniden dengeli bir ilişki kurulmasına katkı sağlayacaktır.
1. 2025 Federal Almanya Seçimleri
23 Şubat 2025 tarihinde gerçekleşen federal seçimler, 1990’daki Almanya birleşmesinden bu yana %85 oranı ile Almanya’nın en yüksek katılımlı seçimi olmuştur.[1] CDU/CSU oyların %28,5’ini alarak birinci parti olurken, AfD %20,8 oy oranıyla ikinci sıraya yerleşmiştir. SPD ise %16,4 oy oranıyla üçüncü sırada kalmıştır. Yeşiller %11,6 oy oranıyla dördüncü, Sol Parti ise % 8,8 ile beşinci sırada yer almıştır. Sol Parti’den ayrılan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) % 4,9 oy alarak % 5’lik seçim barajını geçememiştir. Benzer şekilde, Hür Demokrat Parti (FDP) de %4,3 oy oranıyla barajın altında kalmıştır.
Seçim sonuçlarına göre, Federal Meclis’te (Bundestag) sandalye dağılımı şu şekildedir; CDU/CSU 208, AfD 152, SPD 120, Yeşiller 85, Sol Parti 64 ve Güney Schleswing Seçmen Birliği bir adet koltuğa sahiptir.[2] Hükümet kurmak için en az 316 milletvekiline ihtiyaç duyulduğundan, seçimlerden sonra CDU/CSU ve SPD arasındaki bir “Büyük Koalisyon” hükümeti en olası senaryo olarak ön plana çıkmıştır.[3] CDU/CSU oylarını yalnızca %4,4 oranında artırarak, parti tarihindeki en düşük ikinci sonucu elde etse de birinci parti olarak koalisyonun öncüsü olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez bir sağ popülist partinin % 20,8 oy alarak ülkenin ikinci en büyük partisi konumuna yükselmesi ile seçimin en ön plana çıkan partisi AfD olmuştur. Almanya’da ana muhalefet partisi konumuna yükselen AfD, Alman Federal Parlamentosu Bundestag’da 152 milletvekiliyle temsil hakkı kazanmıştır. Böylece Alman Parlamentosunun %24’ü AfD milletvekillerinden oluşmuştur. AfD seçimlerden sonra ülke yönetimine katılmak konusunda istekli olsa da seçimleri birinci olarak bitiren CDU/CSU, AfD’yle koalisyon yapmamak konusunda kararlı olduğunu ifade etmiştir. CDU/CSU, Alman siyasetinde merkez partilerin, sağ popülist partilerle iş birliği yapmaması olarak bilinen “güvenlik duvarı” (Brandmauer) yaklaşımını sürdürmeye devam etmiştir.
Seçim sonuçlarının ardından CDU lideri Friedrich Merz, CDU/CSU ittifakı olarak SPD ile bir koalisyon hükümeti kurma niyetini açıklamış ve görüşmelere başlamıştır. Merz, bu koalisyonun Almanya’nın dış ve güvenlik politikaları, düzensiz göç ve ekonomik durum gibi konulara odaklanacağını belirtmiştir.
1.1. Koalisyon Anlaşmasına Giden Süreç ve Ön Görüşme Belgesi
Almanya’da koalisyon hükümetleri iki aşamalı bir sürecin sonunda oluşmaktadır. Seçim sonrası koalisyon kurmaya aday partiler tarafından ilk aşamada ön görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Ön görüşmeler, istikşafi görüş (Sondierungsgespräche) denen bir süreci kapsamaktadır ve ortak bir hükümet politikasının genel hatları tartışılmaktadır. Liderler bu süreçte çeşitli ilkeler üzerine parti programlarında belirttikleri politikalarını uyumlaştırmaya çalışarak, ilgili uzlaşma sağlandıktan sonra ikinci aşama olan resmi görüşmelere geçmektedir. İlk aşama görüşmelerinden sonra ön görüşme belgesi olarak nitelendirilebilecek (Exploratory paper-Sondierungspapier) bir belge yayımlanmakta ve koalisyon müzakerelerine girilip girilmeyeceğine karar verilmektedir. Bu belge yasal bağlayıcılığı olmasa da siyasi açıdan yönlendiricidir. Belge kamuoyuna açıklanıp parti kurullarında onaylandıktan sonra resmi koalisyon görüşmelerine geçilmektedir. Belge hem koalisyon görüşmelerinin temelini hem de önümüzdeki dört yıl için beklenen hükümet politikasına ilişkin ilk genel çerçeveyi sunmaktadır. Ön görüşmeler başarıyla sonuçlanırsa, koalisyon müzakerelerine geçilmektedir. Bu müzakereler sırasında, partilerin çalışma grupları koalisyon anlaşmasını hazırlamaktadır. Anlaşma ayrıca bakanlıkların dağılımını da içermektedir. Koalisyon müzakereleri tamamlandıktan sonra, partilerin parti konferansları tarafından koalisyona girmek için oylama yapılmaktadır. Koalisyon anlaşması imzalandıktan sonra, parlamentoda federal şansölye seçilerek, bakanlar ve devlet sekreterleri atanmaktadır.
8 Mart 2025 tarihinde seçimlerin lideri CDU/CSU ve SPD koalisyon hükümeti kurmaya yönelik görüşmelerin ilk aşamasının tamamlandığını bildirmiştir ve müzakerelere başlama konusunda anlaşma sağlanmıştır. İlk aşama görüşmelerin sonunda 14 sayfadan oluşan ön görüşme belgesi (Sondierungspapier) sunulmuştur. Belgede altyapı, dijitalleşme, enerji, eğitim ve sağlık yatırımları için 12 yıl sürecek, 500 milyar avroluk özel bir fon kurulması ve “borç freninin” (Schuldenbremse) esnetilmesi planlanmıştır.[4] Borç freninin esnetilmesi için gerekli olan tasarı CDU lideri Merz tarafından olası bir AfD ve Die Linke engellemesi ile karşı karşıya kalmamak için yeni parlamentonun toplanmasından önce sunulmuştur. Çünkü tasarının geçebilmesi için meclisin üçte iki çoğunluğu gerekmektedir. Yeşillerin iklim politikaları konusundaki daha önceki belirsizlikleri de giderilince yeterli destek sağlanmıştır ve tasarı meclisten geçmiştir. Oylama için gereken 489 oy aşılarak tasarı 513 lehte oyla kabul edilmiş ve 21 Mart 2025 tarihinde anayasal değişiklik yürürlüğe girmiştir. Buna göre GSYİH’nin %1’inin üzerindeki savunma harcamalarının 2009’da anayasaya giren ülkenin “borç freninden” etkin bir şekilde muaf tutulmasının, önümüzdeki on yıl içinde olağan bütçe dışındaki altyapı projelerini finanse etmek üzere 500 milyar avroluk özel bir fon oluşturulmasının ve Almanya’nın 16 eyaletine yaklaşık 16 milyar avroya eş değer borçlanma imkânı tanınmasının yolu açılmıştır. Tasarı, savunma bakanı Boris Pistorius tarafından da desteklenmiştir. Altyapı ve iklim koruma özel fonunun ise aynı zamanda eyaletlere de fayda sağlaması ve altyapı yatırımları için borç tavanını 100 milyar avro artırması öngörülmektedir.
Ön görüşme belgesinde yer alan diğer başlıklar ise genel olarak ekonomik tedbirler, yeni yatırımlar, düzensiz göçle mücadele, iç güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi ve dijitalleşme sürecinin hızlandırılmasıdır. Özellikle enerji maliyetleri konusunda birçok Avrupa ülkesinden daha fazla sorun yaşayan Almanya, sağlanan uzlaşmaya göre elektrik vergilerini asgari AB seviyesine (0.05 ct/kWh) ve iletim ücretlerini de yarıya indirmeyi hedeflemektedir. Yedek enerji santrallerinin devreye alınması, 2030’a kadar 20 GW’lık gaz santrali kapasitesi, güneş, rüzgâr, biyokütle, hidroelektrik, jeotermal ve depolama kapasitesinin artırılması gibi hedefler de özellikle enerji alanında ön plana çıkmıştır. Yeşil dönüşüm için de ön belgede, sanayide karbonsuzlaşma için karbon yakalama ve depolama yasasının çıkarılması, hidrojen altyapısının tüm sanayi merkezlerine yayılması, iklim dostu çelik ve yeşil gaz için kotalar, kamu alımlarında iklim nötr ürün önceliğinin gelmesi de yer almaktadır. Teknolojik alanda özellikle çip üretimi gibi stratejik sektörlere yatırım önceliklendirilirken, füzyon enerjisi araştırmalarına desteğin artırılması ve otomotiv sektörü için emisyon cezalarından kaçınmak için adımlar atılacağı belirtilmiştir. Adil ticaretin korunacağı belirtilerek, Mercosur ve ABD ile serbest ticaret anlaşmaları hedeflenmektedir. Gelir ve kurumsal vergi reformları, ulaşım yardımlarının artırılması, risk sermayesi ve altyapı için özel yatırım fonlarının kurulması, gıda sektöründe KDV’nin %7’ye indirilmesi tarımda mazot desteğinin geri getirilmesi, bürokratik engeller açısından ise şirketlerde zorunlu yönetici sayısının düşürülmesi dahil olmak üzere belge, rapor ve istatistik yükümlülüklerinin azaltılması da ön belgede yer almıştır.
2. Koalisyon Anlaşması
İlk aşama tamamlandıktan sonra devam eden müzakereler sonucunda 9 Nisan 2025’te taraflar, ekonomik büyümeyi teşvik etmek, savunma harcamalarını artırmak ve göç politikalarını sıkılaştırmak gibi hedefleri içeren 146 sayfalık bir koalisyon anlaşmasında uzlaşmaya varmışlardır. CDU/CSU ve SPD tarafından hazırlanan “Almanya İçin Sorumluluk” (Verantwortung für Deutschland) başlıklı koalisyon anlaşması kamuoyuna sunulmuştur.[5] Anlaşma, Almanya’nın ekonomik, sosyal ve güvenlik politikalarında önemli değişiklikler öngörmektedir.[6]
2.1. Ekonomi ve Maliye Politikaları
- Ekonomi alanında borç freninin esnetilmesi kararının ardından bir diğer öncelikli konu vergi reformları olarak ön plana çıkmıştır.
- Orta sınıfı desteklemek amacıyla gelir vergisinde reform yapılması ve şirket vergilerinin yeniden düzenlenmesi planlanmıştır.
- Ekonominin üzerindeki yükü hafifletmek amacıyla özelliklere girişimciler özelindeki bürokrasinin azaltılması ve Alman Tedarik Zinciri Yasası’nın kaldırılması planlanmaktadır.
- Önümüzdeki yıl asgari ücretin saat başına 15 avro olması hedeflenirken, girişimcilik ve yenilikçiliği desteklemek için kamu garantileri ve özel sermaye ile yatırım fonlarının oluşturulması da amaçlar arasında yer almaktadır.[7]
- Tarım sektörüne yönelik dizel sübvansiyonlarının yeniden sağlanması ve gıda sektöründe KDV oranının %7’ye düşürülmesi öngörülmektedir.
- Genel olarak tasarruf politikalarından da vazgeçmeyen koalisyon, uluslararası kuruluşlara yapılacak katkı ve fon programlarında toplam 1 milyar avro tasarruf sağlamayı hedeflemektedir.
- Federal hükümetin eyaletler için borç hafifletme önlemlerine yılda 250 milyon avro katkıda bulunacağı belirtilmiştir.
- Otomotiv sektörüne ayrı önem verdiklerini belirten koalisyon, anlaşmada E-mobiliteyi teşvik etmek için çeşitli önlemler öngörmektedir. Satın alma teşvikleri, taşıt vergisinden muafiyet, e-araçlara özel amortisman ve şarj altyapısının hızlandırılması ve yaygınlaştırılması sektörel bazda hedefler arasında yer almaktadır.[8]
- Koalisyon anlaşmasında ABD ile yaşanan gümrük tarifesi anlaşmazlığına yer verilmezken buradaki yönelim, “Orta vadede ABD ile serbest ticaret anlaşması hedefliyoruz; kısa vadede ise bir ticaret anlaşmazlığından kaçınmak istiyoruz ve Atlantik’in her iki yakasındaki ithalat tarifelerini düşürmeye kararlıyız” şeklinde belirtilmektedir.[9]
2.2. Enerji ve İklim Politikaları
- Elektrik vergisinin AB tarafından belirlenen asgari seviyeye indirilmesi ve şebeke ücretlerinin yarıya düşürülmesi planlanmaktadır.
- Güneş, rüzgâr, biyokütle ve jeotermal enerji kaynaklarının kapasitesinin artırılması hedeflenmektedir.
- Sanayi sektöründeki kaçınılmaz emisyonlar için karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin yasallaştırılması planlanmaktadır.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması hızlandırılmasına ve özellikle güneş enerjisi sistemlerine daha fazla önem verileceği vurgulanmaktadır.
- Tüketiciler ve işletmeler için elektrik maliyetlerini düşürülecek ve şebeke ücretlerine sınırlama getirilecektir.
- En geç 2038 yılına kadar kömürden elektrik üretiminin aşamalı olarak durdurulması öngörülmektedir.[10]
2.3. Savunma ve Güvenlik Politikaları
- Savunma alanındaki en büyük reform anayasa değişikliği ile savunma harcamaları için borç freninde esneklik sağlanması ve 500 milyar avroluk özel altyapı fonunun oluşturulması olarak değerlendirilmektedir.
- Askeri alanda ise Bundeswehr’in güçlendirilmesi ve ilerlemelerin hızlı kaydedilmesi hedefleri ön plana çıkmaktadır.
- Yılın ilk yarısında “Planlama ve Tedarik Hızlandırma Yasası”nın çıkarılması planlamaktadır.
- Bazı değerlendirmelere göre anlaşma aynı zamanda silah sanayiine devlet müdahalesine izin verebilecek, biraz muğlak bir formülasyon da içermektedir.[11] Buna göre “Almanya’nın güvenlik ve savunma çıkarlarının tam garantisi, güvenlik ve savunma sanayiindeki kilit şirketlerin mülkiyet ve hisse senedi yapılarındaki değişikliklerle tehdit edilirse, koalisyon “stratejik federal katılımı” da değerlendirebilecektir.”
- Ayrıca sivil ve askeri araştırmalar arasındaki iş birliğinin önündeki engellerin kaldırılması da yeni bir gelişme olarak ön plana çıkmaktadır.
- 2011 yılından beri askıya alınan zorunlu askerliğin geri getirilmediği görülmektedir.
- Ulusal Güvenlik Konseyi (Nationaler Sicherheitsrat) oluşturulması kararlaştırılmıştır.
- Başbakanlıkta federal, eyalet ve bakanlıklar arası Ulusal Kriz Ekibi ve Ulusal Durum Merkezi (Nationaler Krisenstab und ein Nationales Lagezentrum) bulunması planlanmaktadır.
- NATO’nun Avrupa ayağını güçlendirmek amacıyla bir “Avrupa Savunma Birliği” için çalışılması planlanmaktadır.[12]
2.4. Sosyal Politikalar
- Emeklilik yaşının artırılmadan, katkı yapan kişi sayısının genişletilmesi yoluyla emeklilik sisteminin sürdürülebilirliği sağlanmaya çalışılacaktır.
- Mevcut vatandaş ödeneğinin şartları sıkılaştırılacak, “teşvik ve talep” ilkesine uygun olarak iş birliği yapma zorunluluğu artırılacaktır. Mevcut %48’lik emeklilik oranının 2031 yılına kadar yasayla sabitlenmesi planlanmaktadır ve maliyetlerin federal bütçeden karşılanması hedeflememektedir.
- Sınır güvenliği tedbirlerinin arıtılması ve düzensiz göçle mücadele amacıyla sınır kontrollerinin daha sıkı uygulanması planlanmaktadır. Düzensiz göçün önlenmesine yönelik olarak bir süredir uygulanan kara sınırlarındaki denetimlere devam edileceği de koalisyon anlaşmasının tanıtımında ifade edilmiştir.
- Sınırlı koruma statüsüne sahip mültecilerin, aile birleşimi süreci kapsamında iki yıl boyunca aile üyelerini Almanya’ya getirmelerine izin verilmeyeceği belirtilmiştir.
- Trafik ışığı koalisyonu tarafından hızlandırılan, özellikle iyi entegre olmuş göçmenler için 2024 yılında yürürlüğe giren üç yıllık vatandaşlık sürecinin de kaldırılacağı ifade edilmiştir.
- Buna karşın, çifte vatandaşlık hakkı ve beş yılda vatandaşlığa geçiş gibi reformların korunacağı belirtilmiştir.
- Güvenli menşe ülkelerinin sayısının artırılması hedeflenmektedir.
- İşleyen bir AB dış sınır koruma sistemi oluşana kadar tüm Alman sınırlarında sınır kontrollerinin devam etmesi öngörülmektedir.
- Mevcutta asgari 300 azami 1800 avro olan ebeveynlik ücretlerinin artırtılması planlanmaktadır.
- Çocuk doğuran serbest meslek sahibi kadınlar için de yasal bir doğum koruma hakkı çıkarılması amaçlanmaktadır.
- Yerel ulaşım için mevcutta aylık 58 avro olan Deutschlandticket’ın 2025’ten sonra da geçerliliğini koruyacağı ifade edilmiştir.
- Bürgergeld olarak bilinen sosyal yardım ödeneği yerine daha sıkı kuralların olduğu yeni bir temel güvence modelinin getirileceğini belirtmektedir. Bu yardımın, iş arayanlar için bir çeşit “temel güvence” adını alması ve sadece iş bulmak için gerekli olan süreyi kapsaması hedeflenmektedir.
- İşsizliği önlemek amacıyla da tedbirlerin alınacağı belirtilmiş ve iş arama yükümlülüklerini sürekli ihlal edenlerin yardımlarının tamamen kesilebileceği ifade edilmiştir.[13]
2.5. Dijitalleşme ve Devlet Reformu
- Almanya’da ilk kez Dijitalleşme ve Devlet Modernizasyonu Federal Bakanlığı (Bundesministerium für Digitalisierung und Staatsmodernisierung) kurulacaktır. Bu bakanlık, dijital altyapıların geliştirilmesi, kamu hizmetlerinin dijitalleştirilmesi ve dijital egemenliğin artırılması gibi görevleri üstlenecektir.
- Fiber optik ve 5G/6G mobil ağlarının yaygınlaştırılmasını hedeflemektedir.
- Kuantum bilişim, yapay zekâ ve siber güvenlik gibi alanlarda yatırımların artırılması planlanmaktadır.
- Kamu hizmetlerinin dijitalleştirilmesi amacıyla, tüm kamu hizmetlerinin dijital platformlar üzerinden sunulması hedeflenmektedir. Bu kapsamda, vatandaşların kamu hizmetlerine tek bir dijital kimlik ile erişebilme yolunun açılması planlanmaktadır.
- Yapay zekâ uygulamalarının geliştirilmesi ve etik kullanımının sağlanması amacıyla, ulusal yapay zekâ laboratuvarlarının kurulacağı ve veri paylaşımını kolaylaştıracak yasal düzenlemelerin yapılacağı belirtilmiştir.
- Veri güvenliği ve bireysel hakların korunmasının da ön planda tutulacağı ifade edilmiştir.
- Eğitim ve sağlık hizmetlerinin dijitalleştirilmesi amacıyla, okullarda dijital altyapının güçlendirilmesi ve öğretmenlerin dijital becerilerinin artırılması hedeflenmektedir.
- Sağlık alanında ise, elektronik hasta dosyası ve e-reçete uygulamalarının yaygınlaştırılması planlanmaktadır.
- Araştırma, inovasyon ve girişimciliği desteklemek amacıyla yüksek teknolojiyle ilgili bir gündem oluşturulması hedeflenmektedir.[14]
3. Kabine ve Hükümet Yapısı
Yeni hükümette 17 bakanlık bulunmaktadır. Başbakanlık görevini Friedrich Merz (CDU) üstlenecek, başbakan yardımcılığı ve maliye bakanlığı ise SPD’ye verilecektir. CDU, yaklaşık 60 yıl sonra yeniden dışişleri bakanlığını devralmaktadır. Mevcut bakan Annalena Baerbock’un yerine gelecek olan Wadephul, CDU’nun dış politikadaki yeni dönem vizyonunu temsil edecek kişi olarak ön plana çıkmaktadır. Yeni ekonomi ve enerji bakanı olarak atanan Katherina Reiche, uzun yıllar mecliste görev yaptıktan sonra özel sektörde çalışmıştır. Bu nedenle Reiche’nin kamu-özel sektör tecrübesinin özellikle enerji dönüşümü ve sanayi politikalarında etkili olacağı değerlendirmeleri yapılmaktadır.[15]
CDU beş siyasetçiyi de devlet bakanlığına aday göstermiştir. Bunlardan ön plana çıkanlar ise Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı olarak Serap Güler ile Gunter Krichbaum’un adaylıkları olmuştur. Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Devlet Bakanlığı görevine getirilen Serap Güler, Türkiye kökenli ilk kadın siyasetçi olarak koalisyon hükümetinin önemli koltuklarından birine sahip olmuştur. 2017-2021 arasında eyalet hükümetinde Uyum Müsteşarı olarak görev alan Güler, özellikle göçmenlerin eşit temsili ve entegrasyon alanlarındaki çalışmalarıyla bilinmektedir. Güler yaklaşık bir yıl önce verdiği bir röportajda Almanya’nın “yeni bir Türkiye stratejisi” izlemesi gerektiği görüşünü dile getirmiş ve Almanya’nın Türkiye ile iş birliği ile demokratik ilkeleri aynı anda sürdürebileceğine inandığını ifade etmiştir. Güler, dış politikada gerçekçi, çıkar odaklı ama aynı zamanda değer temelli bir yaklaşımı savunduğunu dile getirmektedir. Bu nedenle Güler’in bakış açısının Almanya’nın son yıllarda izlediği ve gelecek dört yılda da izlemeyi planladığı Türkiye politikasıyla örtüştüğü değerlendirmeleri yapılmaktadır.[16]
4. Türkiye’ye Dair Neler Geçiyor?
Koalisyon anlaşmasında Türkiye’ye dair doğrudan ve kapsamlı bir bölüm bulunmamaktadır ancak Türkiye için “stratejik ortak” vurgusu yer almaktadır. Türkiye’nin adı “Dış Politika” ve “AB’nin Dünyadaki Rolü” başlıklı iki ayrı bölümde geçmektedir. Anlaşmanın “Dış Politika” konu başlığı altında Türkiye, “NATO içinde önemli bir stratejik ortak, AB’nin komşusu ve Ortadoğu’da etkili bir aktör” olarak tanımlanırken, kurulacak hükümetin güvenlik politikalarından göç yönetimine, jeopolitik zorluklar karşısında Türkiye ile hareket etmek istediği değerlendirmesi yapılmaktadır. Devamında, “Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarındaki durumda esaslı bir iyileşme, bizim için temel bir unsurdur” ifadesine yer verilmiştir.[17]
Sözleşmenin “AB’nin dünyadaki rolü” başlığı altında ise AB üyeliğine aday ülkelerin durumlarına değinilirken Türkiye ile ilgili olarak, “AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler özel stratejik önem taşımaktadır. Türkiye’nin AB’nin değerler düzeninden giderek daha da uzaklaşmasını üzüntüyle karşılamaktayız” ifadesi yer almaktadır.[18]
- Koalisyon anlaşmasında Türkiye’ye dair doğrudan bir politika bulunmamakla birlikte, dış politika, güvenlik, göç ve ekonomi alanlarındaki genel yaklaşımlar Türkiye’yi dolaylı olarak etkileyebilecek niteliktedir. Almanya’nın stratejik çıkarlarına dayalı dış politika yönelimi, Türkiye ile olan ilişkilerde pragmatik bir yaklaşımın benimsenebileceğini göstermektedir. Uzun yıllara dayanan iki ülke ilişkileri gerek ekonomik hacim gerekse Almanya’daki 3,5 milyonu aşkın Türk toplumunun varlığı ile oldukça derindir. Son dönemde ilişkilerde görülen ayrışmalarda karşılıklı olarak adımlar atılmış ve iş birliği vurgusu ön plana çıkmıştır.
- Öncelikle koalisyon anlaşması, Almanya’nın dış politikasında “değer temelli” yaklaşımdan ziyade “strateji” ve “çıkar” odaklı bir yönelimi benimsemektedir. Bu çerçevede, Almanya’nın NATO ve AB ile ilişkilerini güçlendirme hedefi vurgulanmakta, savunma harcamalarının artırılması ve Avrupa’nın güvenliğine daha fazla katkı sağlanması planlanmaktadır. Bu politikalar, Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO çerçevesinde iş birliği alanlarına fırsatlar sunmaktadır. Almanya’nın savunma kapasitesini güçlendirme, küresel siyasette ve özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı’nın çözümünde etkin bir rol üstlenme öncelikleri, Türkiye’yi jeopolitik konumu, deneyimli ordusu, gelişen savunma sanayisi ile Almanya açısından siyasi ve güvenlik alanlarında iş birliği yapılması gereken önemli bir ortak haline getirmektedir. Türkiye ile ortaklığın bu alanda ilerletilmesi iki ülke kapasitesine de fayda sağlayacak aynı zamanda güvenlik paradigmasını güçlendirecek bir potansiyel oluşturmaktadır.
- Anlaşmada, Almanya’nın dış ticaret politikalarında stratejik sektörlere odaklanılması ve tedarik zincirlerinin güvence altına alınması hedeflenmektedir. Bu politikalar özelinde Türkiye’nin stratejik konumunun önemi bir kez daha vurgulanmalıdır. Rusya-Ukrayna savaşında da görülen bu etki Türkiye’nin konumu itibariyle tedarik zincirlerini güvence altına almak adına ön plana çıkmaktadır. Almanya ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler ve mevcutta 50 milyar doları aşan ticaret hacmini, özellikle savunma gibi stratejik sektörlerde artırmak iki ülkenin hem ekonomik hem de tarihsel bağları açısından güçlendirici bir etkiye neden olacaktır. Yeni hükümetin ticari ilişkilerin geliştirilmesine öncelik verecek olması, Almanya’nın önemli ticaret ortaklarından olan Türkiye için bir avantaj olarak değerlendirilmektedir. Burada mevcut koşullarda Türkiye-AB arasındaki Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesinin ve kapsamının genişletilmesinin Almanya’nın da ekonomik çıkarlarıyla örtüştüğü değerlendirmesi yapılmaktadır.[19]
- Dijitalleşme alanı da ortaklığın ilerletilebileceği bir başka alan olarak değerlendirilmektedir. Mevcutta Alman-Türk Sanayi ve Ticaret Odası, iki ülke arasındaki dijital sanayi dönüşümünü teşvik etmektedir. Akıllı şehir uygulamalarında (örneğin mobilite, enerji yönetimi) Alman şirketleri Türkiye’de aktif rol oynamaktadır. Türkiye, Ufuk Avrupa, Dijital Avrupa gibi AB programları aracılığıyla Almanya ile ortak dijital AR-GE projeleri yürütmektedir. Türk ve Alman startuplar için ortak hızlandırıcı programlar, inovasyon merkezleri kurulması veya dijital teknolojilerle enerji verimliliği, akıllı ulaşım ve sürdürülebilir üretim konularında ortak projeler geliştirilmesi için Türkiye güçlü bir potansiyele sahiptir.
- Koalisyon anlaşmasında, yasadışı göçle mücadele ve sınır kontrollerinin sıkılaştırılması gibi önlemler öngörülmektedir. Bu politikalar özelinde Türkiye, diyaloğun güçlendirilmesi gereken kilit bir ülke olmaya devam etmektedir. Burada Türkiye’nin de ağırladığı mültecilerin uyum ve entegrasyon çabalarına karşılıklı olarak destek verilmesi gerekmektedir. Göçmen politikaları bağlamında ortak çıkarları vurgulayan diyalog mekanizmalarının artırılması ve karşılıklı güvenin inşa edilmesi, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı vize zorluklarının aşılması için de yeni adım atılmasını teşvik edecektir.
- Yeni hükümetin, Türkiye ile özellikle güvenlik ve ekonomi alanlarında yakın iş birliğine yöneleceği öngörülmektedir. Mevcut koşullar dikkate alındığında, olumsuzluklara rağmen “Büyük Koalisyon”un Türkiye için en uygun seçenek olduğu değerlendirilmektedir.[20] Türkiye’nin de bu yeni dönemde Almanya ile ilişkilerinde çok boyutlu, esnek ve alan bazlı bir yaklaşımı benimsemesi gerekmektedir. Özellikle ekonomi, enerji ve göç başlıklarında iş birliği imkânları değerlendirilmelidir. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için ikili ortaklığın çıkarlarına uygun, reform odaklı bir söylem geliştirilmeli, Türkiye’nin Avrupa değerlerine yakınlaşma iradesi vurgulanmalıdır. Aynı zamanda, savunma ve güvenlik politikaları bağlamında Türkiye’nin NATO içindeki katkıları ve stratejik konumu ön plana çıkarıldığında stratejik ortaklık vurgusu da güçlenecektir.
[1] The Federal Returning Officer, “Bundestag election 2025”, https://www.bundeswahlleiterin.de/en/bundestagswahlen/2025/ergebnisse/bund-99.html
[2] Almanya’nın kuzeyinde yaşayan Danimarkalı azınlığın kurduğu SSW federal yasalara göre % 5 barajından muaf tutulmaktadır.
[3] İKV, “2025 ALMANYA SEÇİMLERİ”, 24.02.2025, https://www.ikv.org.tr/ikv.asp?id=9402&lng=tr
[4] Gleiss Lutz, “The CDU/CSU and SPD exploratory paper and the special infrastructure fund – implications for the German economy”, 24.03.2025, https://www.gleisslutz.com/en/news-events/know-how/cducsu-and-spd-exploratory-paper-and-special-infrastructure-fund-implications-german-economy
[5] Verantwortung für Deutschland Koalitionsvertrag zwischen CDU, CSU und SPD 21. Legislaturperiode, https://www.spd.de/fileadmin/Dokumente/Koalitionsvertrag2025_bf.pdf
[6] Spiegel Politik, “Germany is back on track” 09.04.2025, 21.43 Uhr Spiegel Politik, https://www.spiegel.de/politik/deutschland/cdu-csu-und-spd-stellen-koalitionsvertrag-vor-germany-is-back-on-track-a-1df44cb2-aa03-45fe-a73f-59e70b1d21bc
[7] Tagesschau, “Was Schwarz-Rot vorhat - und was nicht”, 09.04.2025, https://www.tagesschau.de/inland/innenpolitik/koalitionsvertrag-schwarz-rot-100.html
[8] WHITE&CASE, “Coalition agreement published – What can German companies expect?”, 10.04.2025, https://www.whitecase.com/insight-alert/coalition-agreement-published-what-can-german-companies-expect
[9] Freshfields, “German federal election and formation of a new government”, 24.04.2025, https://www.freshfields.com/en/our-thinking/campaigns/trump-2.0-a-us-and-global-perspective/german-federal-election
[10] Verantwortung für Deutschland Koalitionsvertrag zwischen CDU, CSU und SPD 21. Legislaturperiode, https://www.spd.de/fileadmin/Dokumente/Koalitionsvertrag2025_bf.pdf
[11] Tagesschau, “Was Schwarz-Rot vorhat - und was nicht”, 09.04.2025, https://www.tagesschau.de/inland/innenpolitik/koalitionsvertrag-schwarz-rot-100.html
[12] Hertie School Jacques Delors Centre, “The German coalition agreement”, 17.04.2025, https://tinyurl.com/5n76ymhy
[13] A.g.e.
[14] A.g.e.
[15] Tagesschau, “Was Schwarz-Rot vorhat - und was nicht”, 09.04.2025, https://www.tagesschau.de/inland/innenpolitik/koalitionsvertrag-schwarz-rot-100.html
[16] Deutsche Welle, “Almanya’nın yeni Devlet Bakanı Serap Güler kimdir?”, Burak Ünveren, 30.04.2025, https://www.dw.com/tr/almanyanın-yeni-devlet-bakanı-serap-güler-kimdir/a-72394070
[17] Verantwortung für Deutschland Koalitionsvertrag zwischen CDU, CSU und SPD 21. Legislaturperiode, https://www.spd.de/fileadmin/Dokumente/Koalitionsvertrag2025_bf.pdf
[18] A.g.e.
[19] Global Panorama, “Almanya Federal Meclis Seçimleri”, 08.03.2025, https://www.globalpanorama.org/2025/03/almanya-federal-meclis-secimleri/
[20] A.g.e.