İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

Türkiye’nin AB Uzmanı
ANA SAYFA » GÜNDEMDEN » 2025 » İKV’DEN ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI 'ENERJİ VE YAPAY ZEKÂ' RAPORUNA İLİŞKİN BİLGİ NOTU
14 Nisan 2025

İKV’DEN ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI 'ENERJİ VE YAPAY ZEKÂ' RAPORUNA İLİŞKİN BİLGİ NOTU

Uluslararası Enerji Ajansı'nın açıkladığı 'Enerji ve Yapay Zekâ' Raporu'na ilişkin İKV Bilgi Notu yayımlandı.
PDF

ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI 'ENERJİ VE YAPAY ZEKÂ' RAPORU

Fırat Akan, İKV Uzman Yardımcısı

Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency - IEA), 10 Nisan 2025 tarihinde yayımladığı “Enerji ve Yapay Zekâ” başlıklı raporunda, yapay zekânın küresel enerji sistemleri üzerindeki mevcut ve gelecekteki etkilerini ele alıyor. Enerji ve Yapay Zekâ raporu, 2024 yılında Paris’te düzenlenen Küresel Enerji ve Yapay Zekâ Konferansı (Global Conference on Energy and AI) ile 2025 yılının şubat ayında Fransa ve Hindistan’ın eş başkanlığında gerçekleştirilen Yapay Zekâ Eylem Zirvesi’nden (AI Action Summit) elde edilen bulgularla şekillendirildi. Rapor, yalnızca artan veri merkezi kaynaklı elektrik talebini değil; aynı zamanda yapay zekânın enerji sisteminin verimliliğini artırmadaki potansiyelini, enerji güvenliği üzerindeki etkilerini ve inovasyonu nasıl hızlandırabileceğini değerlendiriyor.[1]

Yapay Zekânın Tetiklediği Elektrik Talebi

Son yıllarda yapay zekâ uygulamaları, özellikle dil modelleri ve görsel üretim sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, veri merkezlerinin elektrik tüketimini hızla artırdı. 2024 yılı itibarıyla veri merkezleri dünya genelindeki toplam elektrik tüketiminin yaklaşık %1,5’ini oluşturdu. Ancak bu oranın 2030 yılına kadar iki katından fazla artarak 945 terawatt-saate ulaşması bekleniyor. Bu düzey, bugünkü Japonya’nın güncel yıllık elektrik tüketimine denk bir rakama işaret ediyor.

ABD’deki veri merkezleri, 2030 yılına dek beklenen elektrik talebindeki artışının neredeyse yarısını oluştursa da AB ülkelerinde de hızlı büyüyen yapay zekâ uygulamaları nedeniyle enerji altyapısı üzerindeki baskı giderek artıyor. Bu merkezlerin tükettiği enerji miktarı, ülkenin tüm ağır sanayisinin – alüminyum, çelik, çimento ve kimya dahil olmak üzere – enerji kullanımını aşmış olacak. Dolayısıyla bu hızlı dönüşüm, enerji üretiminde ve iletim altyapısında büyük bir baskı oluşturma potansiyeline sahip.

Elektrik Arzı ve Kaynak Dağılımı

Veri merkezlerinin artan taleplerine yanıt olarak, elektrik arzında yenilenebilir kaynaklar ve doğal gaz öne çıkıyor. Raporda, 2035 yılına kadar artan talebin yarısından fazlasının güneş, rüzgâr ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması öngörülüyor. Özellikle teknoloji şirketlerinin yeşil enerjiye yönelik satın alma stratejileri, bu geçişi hızlandırdı. Ancak talebin tamamını karşılamak için sadece yenilenebilir enerji yeterli olmayacak. Doğal gaz, başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere birçok ülkede dengeleyici rol oynadı. Ayrıca Çin, Japonya ve ABD gibi ülkelerde nükleer enerjinin kapasitesinin artırılmasıyla yeni reaktörler devreye alınmaya başladı. Bu doğrultuda küçük modüler reaktörlerin (Small Modular Reactors - SMR) ilk örneklerinin ise 2030 yılı civarında faaliyete geçmesi bekleniyor.

Şebeke Altyapısı ve Riskler

Elektrik şebekeleri halihazırda pek çok bölgede yoğun bir yük altındaydı. Yeni veri merkezlerinin hızla artmasıyla birlikte, bu baskı daha da derinleşti. Rapor, planlanan veri merkezi projelerinin yaklaşık %20’sinin, enerji iletim altyapısındaki yetersizlikler nedeniyle ertelenme riski taşıdığını vurguladı. Yeni enerji hatlarının inşası gelişmiş ekonomilerde dört ila sekiz yıl sürebildiği için, altyapı yatırımlarının bugünden planlanması gerektiği ifade edildi. Ayrıca türbin ve transformatör gibi temel ekipmanların teslim süresi son üç yılda iki katına çıktı. Rapora göre bu durum, sadece yapay zekânın enerji ihtiyacını karşılamak açısından değil; elektrifikasyon, sanayi üretimi ve enerjiye erişim maliyetleri açısından da sistemde yeni sınamalar yaratabilir.

Yapay Zekânın Enerji Sektöründe Kullanımı

Enerji sektöründeki şirketler, yapay zekâyı hâlihazırda keşif, üretim, bakım, güvenlik, üretim ve tüketimin tahmini gibi alanlarda kullanmaya başladı. Örneğin petrol ve doğalgaz sektöründe kaynak değerlendirme süreçlerinin doğruluğu yapay zekâ ile artırıldı. Elektrik şebekelerinde ise yapay zekâ algoritmaları sayesinde yenilenebilir üretimin tahmini, arıza tespiti ve yük dengeleme gibi işlemler daha hızlı ve etkili bir şekilde yürütülüyor.

Yalnızca ABD’de, mevcut iletim hatlarının dijital yönetimi sayesinde 175 gigawatt ek kapasitenin kullanılabilir hâle gelmesi mümkün görünüyor. Bu rakam, 2030 yılına kadar veri merkezlerinin ihtiyaç duyacağı toplam ek elektrik yüküne yakın bir değere karşılık geliyor.

Sanayi, Ulaşım ve Binalarda Yapay Zekâ Uygulamaları

Yapay zekânın sanayi üretimindeki optimizasyon potansiyeli, enerji tüketiminde önemli tasarruflar sağlayabilecek düzeye ulaştı. Raporda, süreçlerin otomasyonu ve üretim zincirlerinin dijitalleşmesi sayesinde Meksika’nın yıllık enerji tüketimine denk gelen bir tasarruf sağlanabileceği öngörülüyor.

Ulaşım alanında, trafik yönetiminden otonom araçlara kadar pek çok alanda yapay zekâ uygulamaları enerji verimliliğini artırdı. Ancak, bireysel ulaşımın teşvikiyle toplu taşımadan uzaklaşma riski de doğdu. Bu da enerji tüketiminde ters etki yaratabilir.

Bina sektöründe ise yapay zekâ destekli ısıtma, soğutma ve aydınlatma sistemleri sayesinde yılda 300 terawatt-saate varan elektrik tasarrufu sağlanması mümkün. Fakat mülkiyet yapısının dağınıklığı, dijital altyapı eksikliği ve teşvik yetersizliği bu potansiyelin gerçekleşmesini engelleyen başlıca etkenler oldu.

Yapay Zekâ ve Enerji Güvenliği

Yapay zekâ tabanlı sistemlerin gelişmesiyle birlikte, enerji altyapıları daha sofistike siber saldırıların hedefi hâline geldi. Öte yandan yapay zekâ, bu tehditlere karşı savunmada da önemli bir araç olarak kullanılmaya başlandı. Uydu ve sensör destekli yapay zekâ sistemleri, enerji altyapılarındaki anomalileri geleneksel yöntemlere göre 500 kat daha hızlı tespit edebildi.

Ayrıca, veri merkezlerinde kullanılan yüksek teknoloji çipler için gerekli olan galyum gibi kritik minerallere yönelik talep artışı, enerji güvenliğini fiziksel düzeyde de etkiliyor. Örnek olarak, Çin’in galyum arzındaki %90’ı aşan payı, küresel bağımlılığı artıran bir unsur olarak dikkat çekiyor.

Gelişmekte olan ülkeler ise, dünya internet kullanıcılarının yarısına ev sahipliği yapmalarına rağmen küresel veri merkezi kapasitesinden sadece %10 pay alıyor. AB pazarındaki artan talep ise yapay zekâ ekosisteminde rekabeti daha da keskinleştiriyor. Raporda, üye ülkelerden istikrarlı ve ucuz enerjiye sahip olanlarının, yerel yapay zekâ ekosistemlerini güçlendirecekleri ve bilgi teknolojileri sektörünü canlandırabilecekleri öngörülüyor. Ancak, sık elektrik kesintileri veya enerji kalitesi sorunları olan bölgelerde veri merkezlerinin sürdürülebilirliği risk altında görünüyor.


[1] IEA, “Energy and AI”,10.04.2025 , https://www.iea.org/reports/energy-and-ai