İKV'DEN AB'DE SU KITLIĞI VERİLERİNE İLİŞKİN BİLGİ NOTU
AB’DE SU KITLIĞI
Aygen Torun, İKV Uzman Yardımcısı
22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla AB’de su kıtlığına ilişkin veriler AB İstatistik Ofisi Eurostat tarafından yayımlandı.[1] Bu veriler AB üye ülkeleri özelinde su kıtlığının ne durumda olduğunun gözlemlenebilmesi açısından önem taşıyor ve su politikalarının üretiminde yol gösterici rol oynuyor.
İklim değişikliğinin hava sıcaklıklarını artırıcı etkisiyle kuraklıkların sıklığı ve şiddeti artış gösteriyor ve bu etmenlerin su kaynakları üzerindeki baskısı artıyor. Dolayısıyla su kıtlığı problemi AB su politikalarında ön plana çıkan konulardan biri hâline geliyor.
Veriler, AB’nin Su Kullanım Endeksi Artı’dan (Water Exploitation Index Plus-WEI+) elde ediliyor. Bu endekse göre belirli bir bölge ve dönem için mevcut yenilenebilir tatlı su kaynaklarının toplam su tüketimine oranı ölçülerek su kıtlığı düzeyi anlaşılıyor. %20’nin üzerindeki değerler genellikle su kıtlığı belirtisi olarak değerlendirilirken %40’tan yüksek değerler ciddi bir su kıtlığı problemine işaret ediyor.
2022 yılında AB’de su kıtlığı ortalaması %5,8 olarak ölçüldü ve 2000 yılından itibaren %0,9 artış gözlemlendi. Verilerin toplanmaya başlandığı 2000 yılından itibaren en yüksek seviye 2022’de ölçüldü.
AB üye ülkelerine ayrı ayrı bakıldığında ise GKRY’de su kıtlığı %71,0 olarak ölçüldüğü ve ciddi bir su kıtlığı olduğu görülüyor. GKRY’de tatlı su kaynaklarının kullanımının sürdürülebilir olmadığı belirtiliyor. 2000 yılında ise bu değerin %59,5 olarak ölçüldüğü ve o dönemde dahi yüksek olduğuna dikkat çekiliyor.
Malta ve Romanya’da da su kıtlığı oranlarının sırasıyla %34,1 ve %21,0 olduğu görülüyor. Bu da iki ülkede su kıtlığı sinyalleri olduğu anlamına geliyor. Yunanistan (%13,8), Portekiz (%10,1) ve İspanya’da (%8,8) oranlar %20’den düşük olsa da AB üye ülkelerinin çoğundan yüksek olduğu ifade ediliyor. Veri setinde Türkiye’ye dair veriler de yer alıyor. Türkiye’nin su kıtlığı oranı 2000 yılında %7,19 olarak ölçülürken 2022 yılında bu oranın %14,06’ya çıktığı ve Türkiye’nin birçok AB üye ülkesini geride bıraktığı görülüyor. Bu da Türkiye’nin AB’ye kıyasla su ile ilişkili risklere karşı daha savunmasız olduğunu ve bu alanda politikalar geliştirilmesinin aciliyetini gözler önüne seriyor.
Ayrıca, bu yıllık ulusal ortalama değerlerde, yaz aylarında su kıtlığının artan şiddeti ve bölgesel farklılıklar görünmüyor. Özellikle Güney Avrupa’da bahar ve yaz aylarında su kıtlığı, su kaynaklarının üzerindeki baskının tarım sektörünün ihtiyaçları, kamusal su tedariki ve turizm faaliyetlerinin artışının da etkisiyle önemli bir problem hâline geliyor.
[1] Eurostat, “Is water scarce in the EU?”, 21.03.2025, https://ec.europa.eu/eurostat/web/products-eurostat-news/w/edn-20250321-1.