İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

Türkiye’nin AB Uzmanı
ANA SAYFA » GÜNDEMDEN » 2024 » İKV'DEN 'AB GENİŞLEMESİNİN EKONOMİSİ VE TÜRKİYE' BAŞLIKLI DEĞERLENDİRME NOTU
23 Aralık 2024

İKV'DEN 'AB GENİŞLEMESİNİN EKONOMİSİ VE TÜRKİYE' BAŞLIKLI DEĞERLENDİRME NOTU

Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinden sonra tekrardan AB gündeminin en tepesine yerleşen genişleme konusundaki tartışmaların genellikle jeopolitik bağlamda yapıldığı görülmektedir. Ancak yeni genişleme sürecinin de ihmal edilmemesi gereken ekonomik bir boyutunun da bulunduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Genişleme, 450 milyonluk bir nüfusa sahip olan AB Tek Pazarı’na 60 milyon yeni tüketicinin eklenmesi ve böylece AB’nin 510 milyonu aşan bir nüfusa sahip olması anlamına gelecektir. Bunun sonucunda AB, 30 milyonu aşkın yeni iş gücüne sahip olacaktır. Bahse konu 30 milyon iş gücünün %75’i yüksek eğitimli olmakla beraber; bu oran %77 olan AB ortalamasına oldukça yakındır. Genişlemenin AB’ye bir diğer önemli katkısı, özellikle kritik ham maddeler konusunda Birlik’in Çin’e olan bağımlılığını azaltması hususunda olacaktır. Nitekim hem çıkarma hem de işleme aşamaları da dâhil olmak üzere kritik hammaddelerin dokuzunun ve stratejik hammaddelerin ikisinin küresel tedariğini AB üyeliği bekleyen dokuz ülke gerçekleştirmektedir. Dahası Ukrayna, Norveç'ten sonra Avrupa'daki en büyük gaz rezervlerine sahip ülke konumundadır ve bu rezervlerin büyük ölçüde kullanılmadığı bilinmektedir.

Mevcut genişleme tartışmalarında, Türkiye’nin aday ülke statüsünün devam etmesine rağmen, sürecin dışarısında bırakıldığı görülmektedir. Ancak hem jeopolitik hem de ekonomik anlamda Birliğe en fazla katkı sağlayabilecek aday ülke olan Türkiye’nin bu sürecin dışında bırakılması, AB açısından oldukça büyük bir stratejik hatadır. Öncelikle Türkiye, diğer aday ülkelerin hepsinin toplam ekonomik büyüklüğünün neredeyse üç katı ekonomik büyüklüğe, daha büyük bir milli gelire, nüfusa ve nitelikli iş gücüne sahip bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. AB üyesi olduğu bir senaryoda Türkiye’nin Birlik içindeki en büyük altıncı ekonomi olacağı görülmektedir. Somut ekonomik verilerin ötesinde, uluslararası arenanın dinmeyen türbülansı, Türkiye'nin coğrafi ve stratejik konumunun önemini daha da artırmıştır. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Kuzey Koridoru, Orta Doğu’daki artan gerilim ve çatışmalar nedeniyle ise Güney Koridoru’nun güvenliği azalmış; bu durum Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan ve tam olarak Türkiye’nin üzerinden geçen Orta Koridor’u daha değerli hâle getirmiştir. Dahası enerji koridorlarının kesişim noktasında bulunan Türkiye, enerji ticareti için gerekli olan boru hatları ve doğalgaz depolama tesisleri gibi stratejik altyapılara sahiptir.

Bu çalışmada 2004 Genişlemesi'nin ekonomik sonuçları incelenmiş, geçmiş tecrübelere de dayanarak gelecekteki genişlemenin olası ekonomik sonuçları tartışılmış ve bu tartışma yeni genişleme sürecinin dışında bırakılan Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişletilerek ülkemizin diğer aday ülkelere kıyasla özellikle ekonomik güvenlik açısından AB’ye çok daha fazla katkı yapacağı tespiti yapılmıştır.

Söz konusu İKV Değerlendirme Notu'na buradan ulaşabilirsiniz.