İKV, GÜMRÜK BİRLİĞİ ÇALIŞTAYI DÜZENLEDİ
İktisadi Kalkınma Vakfı, BDU Uluslararası İş İnsanları ve Diplomatlar Birliği iş birliğiyle 16 Şubat 2024 tarihinde “Gümrük Birliği” adlı bir çalıştay düzenledi.
Toplantının açış konuşmaları BDU Uluslararası İş İnsanları ve Diplomatlar Birliği Başkan Yardımcısı Güney Ferhat Batı ile İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas tarafından yapıldı.
Çalıştayın özel hitap bölümünde T.C. Ticaret Bakanlığı, Uluslararası Anlaşmalar ve AB ile İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, Türkiye-AB ilişkilerinde gümrük birliğinin tarihçesine ve önemine değinerek başladığı sunumunda, Türkiye açısından gümrük birliğinin sadece malların serbest dolaşımını kapsamadığını, aynı zamanda AB müktesebatına uyum konusunda sorumluluklar doğurarak Türkiye’yi her anlamda geliştirmeye odaklandığını ifade etti. Taraflar için başta ekonomik kalkınma olmak üzere rekabet edebilir olmak ve hem iktisadi hem de sosyal açıdan kalkınmak için gümrük birliğinin potansiyelinin artırılması gerektiğini ifade eden Güçlü, Türkiye ve AB’nin bu potansiyeli artırabilmesi için özellikle gümrük birliğinin işleyişine dair sorunların giderilmesi gerektiğini vurguladı. Güçlü, bu sorunlar özelinde Türkiye’nin vize konusunda karşılaştığı zorluklar ve taşıma kotası engellerine ayrıca değindi. Tarafların düzenli olarak bir araya gelmeleri, fikir alışverişinde bulunmaları ve tarafların üçüncü ülkelerle gerçekleştirdikleri serbest ticaret anlaşmaları konusunda bilgi sahibi olmalarının bahsi geçen sorunların çözülmesinde kolaylıklar sağlayacağını dile getiren Güçlü, son dönemde AB’nin özellikle yeşil ve dijital dönüşüme verdiği öneme de değindi. Güçlü, Türkiye’nin bu ikiz dönüşüm sürecinin gerisinde kalmayarak kuvvetli bir bütünleşme sağlaması gerektiğinin altını çizerek sözlerine son verdi.
Moderatörlüğünü İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas’ın üstlendiği ilk panelde BDU Uluslararası İş İnsanları ve Diplomatlar Birliği Başkanı Hnr. Dr. Musa Karademir, 1964 yılında yürürlüğe giren Ankara Anlaşması’nın Türkiye-AB ilişkilerinin başlangıcını teşmil ettiğini ve bu anlaşmanın Soğuk Savaş’ın en sert döneminde imzalandığını ifade etti. Gümrük birliğinin Türkiye-AB ilişkilerindeki en önemli ticari konuların başında yer aldığının altını çizen Karademir, 1973 yılında yürürlüğe giren Katma Protokol’ün gümrük birliğine giden süreçte oldukça önemli bir adım olduğunu ve o dönemde gümrük birliğinin tamamlanmasının ardından kısa sürede Türkiye’nin AB’ye üye olacağının beklendiğini belirtti. Karademir, 1990’lı yıllara gelindiğinde gümrük birliğinin son aşamasına geçişin tartışıldığına ve özellikle tekstil sektörünün süreci desteklerken, otomotiv sektörünün konuya ciddi şüpheyle yaklaştığına dikkat çekerken, bugün ihracatta gelinen noktada otomotiv sektörünün tekstil sektörünü geçtiğini belirtti.
İlk panelin ikinci konuşmacısı İKV Genel Sekreter Yardımcısı M. Gökhan Kilit, gümrük birliğinin Türkiye-AB ekonomik ilişkilerindeki önemine değinerek sözlerine başladı. Gümrük birliğinin Türkiye’yi oldukça rekabetçi bir konuma getirdiğini, ancak Türkiye için asıl ilerlemenin aday ülke olduğunun ilanı olan 1999 ve katılım müzakerelerinin başladığı 2004’ten sonra kaydedildiğini ifade eden Kilit buna örnek olarak uluslararası doğrudan yatırımların 2005-2008 yılları arasında oldukça yüksek seyretmesini gösterdi. Türkiye’de sektörlerin yapısal sorunlarının bulunduğunu söyleyen Kilit, bu yapısal sorunların çözüme kavuşturulması ve sektörlerin daha rekabetçi hâle getirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kilit, gümrük birliğinin asimetrik yapısından kaynaklanan sorunların yanı sıra kapsamının darlığı, taşıma kotaları ve vize sorununa dikkat çekti. AB’nin bugüne kadar çok sayıda serbest ticaret anlaşması imzaladığını, bu sayede bugün dünyada çok sayıda ülkenin ilk sıradaki ticaret ortağı olduğunu belirten Kilit Türkiye’nin benzer koşullarda serbest ticaret anlaşması imzalanmasında yaşadığı zorluklara değindi. Sunumunda AB’ye üye olmanın Ortak Tarım Politikası’na dâhil olmayı beraberinde getirdiğini, bunun da tarım alanında AB fonlarından faydalanarak yapısal dönüşümü daha kolay biçimde gerçekleştirmek anlamına geldiğini belirten Kilit, Türkiye’nin AB ile gümrük birliğinin güncellenmesi müzakerelerinde tarım başlığında avantajlı olduğu ürünlerin yanı sıra sorunlu alanların da farkında olarak masaya oturması gerektiğini söyledi. Son olarak coğrafi işaretlerle ilgili bilgi aktarımlarında bulunan Kilit, Türkiye’nin coğrafi işaretli ürünlerinin son dönemde önemli düzeyde artış gösterdiğini ve bu tescilli ürünlerin Türkiye’nin ekonomisinde ve tanınırlığında büyük katkı sağladığını ifade ederek sözlerine son verdi.
İlk panelin son konuşmacısı Paris Bosphorus Enstitüsü Başkanı Dr. Bahadır Kaleağası ise 2014 yılında gümrük birliğinin hizmetler, tarım, ulaştırma, vize ve kamu ihaleleri gibi alanlara genişletilebileceğine dair tartışmaların oldukça yoğun olduğunu ancak Türkiye-AB ilişkilerinin daha ileri bir boyuta evrilebilme potansiyeli bulunurken bunun başarılamadığını ifade etti. Dünyanın hızla değiştiğinin altını çizen Kaleağası, ikili ilişkilerin ilerletilmesinde halen önemli imkanların bulunduğunu belirtti. Kaleağası, 3 boyutlu yazıcılar, kuantum bilgisayarlar ve yapay zekâ gibi teknolojilerin inanılmaz bir hızla geliştiğini ve bunun doğrudan ticareti de etkileyeceğini vurguladı. Bu bağlamda gümrük birliğinin güncellenmesi konusundan bu gelişmelerden ayrılamayacağını ifade eden Kaleağası, dijital, yeşil, sosyal dönüşümü ve sürdürebilir kalkınma hedeflerini içeren yeni bir gümrük birliğine ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Çalıştayın ikinci panelinin moderatörlüğünü İKV Genel Sekreter Yardımcısı M. Gökhan Kilit üstlenirken, ilk konuşmacı olan İstanbul Kent Üniversitesi İİSB Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasret Çomak, kişisel verilerin korunması, veri gizliliği ve güvenliği kavramlarından bahsederek konuşmasına başladı. Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün (General Data Protection Regulation-GDPR) özellikleri ve yükümlülükleri konusunda bilgi aktarımlarında bulunarak sözlerine devam etti. AB’nin GDPR yoluyla kendisini koruma altına aldığını ifade eden Çomak, GDPR’de verilerin nasıl işlendiğine dair bilgiler verdiç Çomak, veri işlemenin yasal dayanaklarını aktarmasının ardından bu yasal dayanağın belgelenmesi ve veri sahibi kişinin şeffaflık gereğince bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı. Çomak ayrıca, GDPR sonrasındaki gelişmelere ve verilerin güvenli bir şekilde işlenebilmesi için neler yapılması gerektiğine de değindi. Türkiye’nin de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nu (KVKK) güncellemesi ve yeni dünyaya ayak uydurması gerektiğinin altını çizerek konuşmasına son verdi.
Panelin diğer konuşmacısı olan Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Özlem İnanç Şenses, Türkiye-AB ilişkilerinde gümrük birliğinin tarihçesini hukuksal açıdan anlattı. Şenses, yeşil dönüşüm ve iklim konularında imzalanan anlaşmalardan ve uygulamalardan bahsetti. Ayrıca Şenses, ikiz dönüşüm olarak adlandırılan dijital ve yeşil dönüşüm sürecinde gümrükteki işleyiş ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın gidişatı konusunda bilgi paylaşımında bulundu. Şenses, Türkiye’nin AB mevzuatıyla uyumlu hâle gelmeye çaba gösterdiğini ancak, henüz yeterli seviyede olmadığını vurgulayarak konuşmasına son verdi.
Çalıştayın ikinci panelinin son konuşmacısı olan İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, küresel anlamda korumacı eğilimlerin ve otoriterleşmenin arttığı bir dönemde AB’nin ikiz dönüşüm sürecine giriştiğini ve dayanıklılığını arttırmaya yönelik adımlar attığını ifade etti. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında AB’nin genişlemeye yönelik siyasi bir irade ortaya koyduğunu vurgulayan Nas, yeniden yapılanan AB’nin doğuya doğru genişleme süreci içerisine girdiğine dikkat çekti. Eylül 2023’te Fransız ve Alman uzmanlardan oluşan çalışma grubunun genişlemeye dair kamuoyuna duyurduğu rapor hakkında bilgiler veren Nas, raporda yer alan dört katmanlı entegrasyon modeline değindi. Bahsi geçen bu dört katmanlı entegrasyon modelinin ilk çemberini Schengen ve Avro Alanı gibi daha ileri entegrasyon biçimlerinin oluşturacağının altını çizen Nas, ikinci çemberde AB’nin kendisinin, üçüncü çemberde Tek Pazar gibi ekonomik konuların yer aldığı “Ortak Üyelik” modelinin ve son çemberde üyelik perspektifi olmayan ülkeler ile güçlendirilmiş Avrupa Siyasi Topluluğu’nun yer alacağını ifade etti. Nas, kısa vadede, Türkiye’nin ilk iki çembere girmesinin kolay görülmediğini ancak Türkiye’nin gümrük birliğinin güncellenmesini de kapsayacak şekilde Ortak Üyelik çemberi içerisinde yer alabileceğini vurguladı. Ayrıca Nas, gümrük birliği güncellemesinin gerçekleşmemesi ve Türkiye’nin değişen koşullara uyum sağlayamaması durumunda, AB’nin Türkiye’yi bahsi geçen dört katmanlı entegrasyon modelinin en dış çemberine itebileceği uyarasında bulundu.