İKV’DEN BASIN AÇIKLAMASI: TÜRKİYE, PRAG ZİRVESİ’NE DAVET EDİLMELİ
AB Üye Devletlerinin devlet ve hükûmet başkanları, 6 ve 7 Ekim tarihlerinde, Prag’da gayriresmî bir zirvede bir araya gelecek. Norveç, İsviçre, Ukrayna, Moldova, Gürcistan ve Birleşik Krallık gibi AB ile ortaklık ilişkisi içerisinde olan, aday ve AB üyesi olmak isteyen ülkeleri de ağırlayacak olan bu gayriresmî toplantıda, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “Avrupa Siyasi Topluluğu” fikrinin tanıtımının yapılması planlanıyor. Ermenistan ve Azerbaycan’ın da davet edildikleri basına yansıdı. Türkiye’nin davet edilip edilmeyeceği ise hâlâ bir tartışma konusu. Daha önceden Cumhurbaşkanı Macron, bu siyasi topluluğun prensipte “AB Üye Devletlerine ek olarak Birleşik Krallık, Norveç, İsviçre, Batı Balkan ülkeleri, Ukrayna ve diğerlerinin altı ayda bir toplanabilmesini” sağlayacağını söylemişti. Türkiye’nin dâhil edilmesi hususunda, Fransa’nın bir vetosu olmasa da bunun tartışma konusu olduğunu belirtmişti. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB’nin Türkiye’yi Üye Devletler arasındaki uzlaşıya dayanarak davet etmesi gerektiğine işaret etti. Ancak Yunanistan ve GKRY’nin, Türkiye'nin davet edilmesine karşı çıkmaları söz konusu olabilir.
İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Türkiye’nin Avrupa Siyasi Topluluğu’na katılımının kritik olduğunu ve bu nedenle Prag’daki gayriresmî toplantının dışında bırakılmasının söz konusu olmaması gerektiğini belirtti:
“Avrupa Siyasi Topluluğu projesi, geniş Avrupa coğrafyasındaki ülkeleri ortak değerler, daimî diyalog ve Rus saldırganlığı gibi tehditlere karşı dayanışma temelinde, Avrupa entegrasyon sürecine dâhil etme girişimidir. Bu geniş Avrupa, sadece Üye Devletleri ve aday ülkeleri değil, AB’nin yakın çevresinde bulunan ve Avrupa pazarına oldukça entegre olan Norveç ve İsviçre gibi ülkeleri ve yakın zamanda AB üyeliğinden ayrılan ancak AB ile birçok çıkarı paylaşmayı sürdüren Birleşik Krallık’ı da kapsıyor. Avrupa Siyasi Topluluğu projesi, büyük ölçüde, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarının ardından, Ukrayna’yı koruyup dayanışma sergilemek amacıyla başlatıldı. Bu, rakiplere karşı bütünleşik bir duruş sergilemek, ortak düşmanlara ve tehditlere karşı güç birliği yapmak için başlatılan bir girişimdir. AB, enerji fiyatlarındaki artış ve bu durumun yol açabileceği sosyal ve siyasi karışıklıklar da dâhil olmak üzere birçok zorlukla karşı karşıyadır. Böylesi zorlu koşullar karşısında, Türkiye’nin bu projenin bir parçası olarak görülmesi hayati önem taşıyor. AB’ye tam üyelik hedefimiz devam etmekle birlikte, jeopolitik zorunluluklardan ortaya çıkan bir fikir olan Avrupa Siyasi Topluluğu, muhakkak Türkiye’yi de içermelidir. Türkiye, en son Ukrayna krizinde olduğu gibi, Avrupa meseleleri açısından önemini birçok kez göstermiştir. Türkiye’nin, Avrupa güvenlik yapılarının ya da Avrupa siyasetinin dışında tutulamayacağını görmek için tarihe bakmak yeterlidir. Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana AB hariç tüm Avrupa örgütlerinin üyesi olmuştur. Bununla birlikte, Birlik ile yakın bir ortaklık ve gümrük birliği ilişkisine sahiptir. Bir AB aday ülkesi, ortak ülke ve gümrük birliği ortağı olmasının yanı sıra AB’nin altı yıl önce Suriyeli mülteci krizini kontrol altına almak için güvendiği bir ülke olarak Türkiye’nin dışlanması, mantığa aykırı olacaktır. Türkiye, Avrupa’nın sorunlarına çözüm bulunması ve yakın bölgelerdeki anlaşmazlıkların ve çatışmaların istikrara kavuşturulması arayışında hayatî bir rol oynamaktadır. Eğer Yunanistan ve GKRY, Türkiye’nin Prag Zirvesi’ne katılımına Kıbrıs ve Ege konularındaki anlaşmazlıklar nedeniyle karşı çıkıyorsa, unutmamak gerekir ki bu sorunların Türkiye ile iletişime ve temasa geçilmeden çözülmesi mümkün değildir.”