Ocak-Haziran 2012: Danimarka
AB üyesi olduğu 1 Ocak 1973’ten bu yana 7’nci kez Dönem Başkanlığı’nı devralan Danimarka, 1 Ocak 2012 ve 30 Haziran 2012 tarihleri arasında yürüteceği başkanlığının önceliklerini “Daha Sorumlu bir Avrupa”, “Daha Dinamik bir Avrupa”, “Daha Yeşil bir Avrupa” ve “Daha Güvenli bir Avrupa” hedefleri üzerine kurmuş durumda.
“Daha Sorumlu bir Avrupa” hedefi, ekonomik kriz ile mücadele eden Avrupa’nın sorunlarını çözmeye yönelik. AB Dönem Başkanı Danimarka, 8-9 Aralık 2011 tarihinde AB Liderler Zirvesi’nde iktisadi istikrarı sağlamak amacıyla mali disiplini artırmaya ilişkin alınan kararlarının uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Bu çerçevede Danimarka Dönem Başkanlığı, istikrarın ve büyümenin sağlanması, yeni iş imkânlarının yaratılması gibi alanlarda çalışacak.
Yine Zirve kararları ile bağlantılı olarak, Avrupa piyasalarına kaybettiği güveni geri kazandırmak amacıyla Danimarka, kamu mali yönetiminin yeniden yapılandırılması alanında gerçekleştirilecek reformları takip edecek. Zirve kararlarından bağımsız, “Daha Sorumlu bir Avrupa” hedefi ile ilgili olarak AB Dönem Başkanı Danimarka, altı aylık görev süresi boyunca ekonomik yönetişimi güçlendirmeyi ve böylelikle ileride olabilecek krizlerin önüne geçmeyi hedefliyor.
Danimarka, “Daha Dinamik bir Avrupa” hedefi çerçevesinde ise, büyümenin canlandırılması ve Avrupa çapında istihdamın artırılmasını amaçlıyor. Bu kapsamda, Avrupa Tek Pazarı’nın keşfedilmemiş potansiyelleri ortaya çıkartılırken (özellikle yeni dijital çağın sunduğu fırsatlardan yararlanılarak), yaratıcı işletme modellerinin oluşturulması, sürdürülebilir ve yeşil büyümenin temini ile araştırma ve inovasyonun teşvik edilmesi alanlarına öncelik verilecek.
AB Dönem Başkanı Danimarka, bir yandan ekonomik dinamizmi canlandırmaya çalışırken, diğer taraftan çalışan haklarının korunması ve daha fazla güvence altına alınması hususuna da önem veriyor. Ekonomide dinamizm başlığı altında, özellikle yeni ticaret alanlarının oluşturulmasına ve ticari dinamizmin artırılmasına da büyük önem veriliyor. Bu çerçevede Danimarka, özellikle Dünya Ticaret Örgütü ile sürmekte olan müzakerelere ek olarak, Japonya, Çin, Kanada ve Tunus gibi ülkeler ile AB arasında ikili ticaret anlaşmalarının imzalanmasına çalışacak.
“Daha Yeşil bir Avrupa” hedefi çerçevesinde Danimarka, AB çapında yeşil ve sürdürülebilir büyümenin teşvik edilmesini sağlayacak proaktif bir gündem takip edecek. Burada amaç, var olan kaynakların ve enerjinin daha az kullanılarak, sürdürülebilir bir büyümenin yakalanması. Son yıllarda AB’nin enerji ve iklim politikaları alanlarında küresel çapta oynadığı öncü rolün, ileriki dönemlerde de yeni girişimler ile güçlendirilmesi hedefleniyor.
Bu çerçevede temel önceliği, Avrupa’da kaynak ve enerji verimliliğinin artırılmasını sağlayacak önlemlerin kabul edilmesi oluşturuyor. Bu kapsamda Danimarka Yedinci Çevre Hareket Eylem programı ve 2050 yılına kadar geçerli olacak, daha fazla yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı ve enerji verimliliğini temel alan bir Avrupa enerji politikasının oluşturulması alanlarında öncülük etmeyi planlıyor. AB Dönem Başkanı Danimarka’nın bu başlık altındaki bir diğer hedefi ise, enerji, iklim ve çevre politikalarını, Ortak Tarım Politikası, Ortak Balıkçılık Politikası, Ortak Taşıma Politikası ve Tek Pazar gibi diğer AB politikaları ile daha uyumlu hale getirmek.
Danimarka, “Daha Güvenli bir Avrupa” hedefi kapsamında, küreselleşen dünyada, Avrupa vatandaşlarının güvenliğinin temin edilmesi ve sınırlar arası sorunların çözümünün önem kazanması ile birlikte başta uluslararası suçlar ve terör ile mücadele olmak üzere, daha güvenli bir Avrupa için çeşitli alanlarda çalışmalar yürütecek.
Avrupa’da güvenliğin önemli boyutlarından biri olan yasadışı göç ile mücadele de Danimarka’nın temel öncelikleri arasında yer alıyor. Bu çerçevede düzgün ve etkin işleyen bir Ortak Avrupa Göç Sistemi’nin oluşturulması, Schengen Alanı’na dâhil olan üye ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi ve Avrupa’nın dış sınırlarında güvenliğin artırılması hedefleniyor. Danimarka’nın AB’nin adalet ve içişleri politikalarına katılmama kararı olmasına rağmen Dönem Başkanlığı, bu alandaki işbirliğinin sağlanmasına çalışacak.
Danimarka AB güvenlik ve savunma politikasına katılmadığı için bu alan ile ilgili başkanlık bir sonraki dönem başkanı olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından yerine getirilecek. Türkiye GKRY’yi tanımadığı için GKRY’nin başkanlık ettiği toplantılara katılmayacak ancak dış politika ve güvenlik alanında AB ile temaslar AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile yürütülecek.
Danimarka’nın AB Bakanlar Konseyi başkanlığını devraldığı bu dönemde AB’nin aslında en büyük önceliği Avro Alanı’nda yaşanan krizi atlatmak ve daha güçlü bir ekonomik ve parasal birliğin temellerini atmak konusunda yoğunlaşıyor. Danimarka ise Avro Alanı’nın bir üyesi değil. Bu durum Danimarka’nın Avro Alanı’na yönelik olarak alınacak kararlarda etkin olmasını engelleyebilir.
Danimarka Başbakanı ve Avrupa İşleri Bakanı, Danimarka’nın bu süreçte 17 üyeli Avro Alanı ile 27 üyeli AB arasında bir ayrışma ortaya çıkmaması ve bütünlüğün muhafaza edilmesine önem vereceğini bildirdi. Başbakan Helle Thorning-Schmidt şöyle bir açıklamada bulundu: “Gelecek altı ay içinde, Avrupa’nın doğru yönde küçük fakat önemli bir adım atmasını sağlama olasılığımız var.” Avrupa İşleri Bakanı Wammen ise Danimarka’nın dönem başkanlığında en büyük önceliğin Avro Alanı içindeki ülkeler ile dışarıdaki ülkeleri birleştirmek olduğunu ifade etti.
AB’nin yeni üyelerin katılımı ile genişlemesi konusunda ise Danimarka Avrupa İşleri Bakanı Wammen, Türkiye ve İzlanda ile müzakerelere devam edileceğini, Haziran’da Karadağ ile müzakerelere başlanmasının planlandığını ve AB Konseyi’nin kararına göre Şubat ayında Sırbistan’a aday statüsü tanımasının olası olduğunu belirtti.
Bilindiği üzere, AB Konseyi’nin sekiz başlığı askıya almasından ve Fransa ve GKRY’nin tek taraflı blokajlarından sonra, Türkiye’nin AB ile müzakereye açabileceği üç başlık bulunuyor. En az bir başlığın müzakerelere açılması Danimarka Başkanlığı’nda mümkün olabilir. Bunun yanında Temmuz ayında GKRY’nin AB dönem başkanlığını devralması öncesinde Kıbrıs’ta devam eden müzakerelerde sonuç alınması Türkiye’nin müzakere sürecinin önünü açabilir. Bu konuda AB’nin alacağı destekleyici tavır ve GKRY’nin AB Türkiye ilişkilerini rehin almasına engel olunması büyük önem taşıyor.
Daha detaylı bilgiler için lütfen buraya lütfen tıklayınız.