KASIM
AB Ekonomik Tahmin Raporu Yayımlandı
Avrupa Komisyonunun 2015 Sonbahar Dönemi Ekonomik Tahmin Raporu 5 Kasım 2015 tarihinde yayımlandı. Raporda, Avro Alanı ve AB’nin toparlanmanın üçüncü yılında olduğu ve zorlu küresel ekonomik koşullara rağmen iyileşme sürecinin gelecek yılda da ılımlı bir tempoyla devam etmesinin beklendiği belirtiliyor.
Rapora göre üye ülkelerde ekonomik iyileşme, düşen petrol fiyatları, dengeleyici para politikaları ve avronun düşük değerine rağmen, yavaş fakat sağlam ve yaygın bir şekilde sürüyor. Öte yandan yükselen piyasa ekonomilerinde ve küresel ticarette yavaşlama ve devam eden jeopolitik gerginlikler gibi yeni zorlu koşullara da dikkat çekiliyor. İstihdam performansında iyileşmenin reel kullanılabilir geliri artırması, kredi temin koşullarındaki iyileşme, finansal risklerin pozitif olarak değişmesi, yatırımlarda artış gibi diğer faktörlerin de desteğiyle büyümenin 2016’da devam etmesinin beklendiği kaydediliyor.
Bu genel tabloya bağlı olarak, Avro Alanı’nda GSYİH’nin 2015’te yüzde 1,6; 2016’da yüzde 1,8 ve 2017’de yüzde 1,9 oranında artış göstermesi bekleniyor. AB’nin reel GSYİH’sinin bu yıl yüzde1,9’dan, 2016’da yüzde 2’ye ve 2017’de yüzde 2,1’e yükselmesi öngörülüyor. İstihdamın bu yıl yüzde 1; 2016 ve 2017’de 0,9 yüzde artması beklenirken, işsizliğin 2015’te yüzde 9,5; 2016’da yüzde 9,2 ve 2017’de yüzde 8,9 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Enflasyon oranının ise 2015’te yüzde 0’dan 2016 ve 2017’de sırasıyla yüzde 1,1 ve yüzde 1,6’ya yükselmesi bekleniyor.
Düşük petrol fiyatları ve dış ticaret hadlerindeki iyileşmenin yanı sıra bazı üye ülkelerin yüksek düzeyde cari işlemler fazlası vermeleri ve geçmiş açıkların düzeltilmesi sayesinde Avro Alanı’nda cari işlemler fazlasının bu yıl ve önümüzdeki yıllarda artış göstereceği tahmin ediliyor. Öte yandan, Akdeniz’den Avrupa’ya mülteci akınının kısa vadede AB’nin GSYİH’sinin içinde kamu harcamalarının payını artırması öngörülürken karşın bu durumun büyümede küçük bir pozitif etkisinin olması bekleniyor.
Raporda, genel ekonomik görünüme ilişkin risklerin arttığı belirtilirken, yükselen piyasalarda, düşük büyüme ve ABD para politikasındaki normalleşmenin AB’de yatırımlar ve ekonomik faaliyet üzerine negatif etkisinin beklenenden daha fazla olacağına dikkat çekiliyor. Rapora ilişkin ayrıntılı bilgiye buradan ulaşılabilir.
AB Liderleri Göçmen Krizini Valetta’da Ele Aldı
AB ve Afrikalı liderler 11-12 Kasım 2015 tarihlerinde göç krizi konusunda Malta’da gerçekleştirilen Valetta Zirvesi’nde bir araya geldiler. Zirvede göç sorunu ile ilgili olarak, işbirliğinin güçlendirilmesi, mevcut zorluklara odaklanılması ve aynı zamanda olası fırsatlar için de çaba gösterilmesi konularında görüşler paylaşıldı.
Avrupa Komisyonu Valetta Zirvesi’nde Türkiye’ye 3 milyar avro tutarında bir “mülteci yardımı” tahsis edilmesini teklif etti. Komisyonun tasarısına göre, ayrılan bu kaynağın 500 milyon avrosu AB bütçesinden, geri kalanı ise üye ülkelerin bütçesinden karşılanacak. 3 milyon avronun yarısının 2016 yılı, kalanının ise 2017 yılı içerisinde verilmesi yönünde kararın teklifte yer aldığı belirtildi. Bununla birlikte, Afrika ülkelerine 1,8 milyar avro mali kaynak aktarılması planlandı.
Göç sorununda, kaynak ülkeler, geçiş ülkeleri ve varılan ülkeler olmak üzere tüm tarafların ortak sorumlulukla hareket etmesi ve bu yöndeki çalışmaların hızlandırılması gerektiği belirtildi. Zirvede kabul edilen ortak deklarasyonda düzensiz göç, mülteci ve sığınmacı rakamlarında yaşanan hızlı artıştan endişe duyulduğu belirtilirken, birinci önceliğinin insanların hayatlarının kurtarılması olduğu ifade edildi. Bu çerçevede göçmen akınını tüm yönleriyle ele alarak kararlı bir şekilde çalışılması gerektiğinin altı çizildi. Uluslararası yükümlülüklere ve insan haklarına saygı konusundaki kararlılıklarını yinelediklerini belirten açıklamada, göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretinin ortadan kaldırılması konusunda mücadele edileceği ifade edildi. Kıtalar içinde ve arasında iyi yönetilmiş göç ve hareketliliğin faydalarının farkında olduklarını ifade eden liderler, bu kapsamda ekonomik, sosyal ve çevresel gelişimin sağlanması için geniş bir yaklaşımın gerekliliğini vurguladılar.
Zirvede ayrıca bir ortak eylem planı kabul edildi. Plan 5 ana madde üzerine odaklandı:
- Göç yardımlarının geliştirilmesi, düzensiz göç ve zorunlu yer değiştirmenin ana nedenlerinin hedeflenmesi,
- Yasal göç ve hareketlilik konularında işbirliği,
- Göçmen ve sığınmacıların korunmasının güçlendirilmesi,
- Düzensiz göç, insan kaçakçılığı ve insan ticareti ile mücadele
- Dönüş, geri kabul ve yeniden entegrasyonla ilgili işbirliğinin geliştirilmesi.
Komisyonun TTYO Müzakerelerine Sürdürülebilir Kalkınma Önerisi
Avrupa Komisyonu, 6 Kasım 2015 tarihinde, TTYO müzakereleri kapsamında sürdürülebilir kalkınma bölümüne ilişkin önerisini kamuoyu ile paylaştı. Avrupa Komisyonunun ticari ortakları ile yaptığı anlaşmalarda sürdürülebilir kalkınma konusunda bugüne kadar hiç bu kadar iddialı hükümlere yer verilmemişti. Sürdürülebilir kalkınma bölümünün öncelikleri kapsamında, AB ve ABD’de çevre ve istihdam alanlarında uygulanan yüksek standartların korunarak, çocuk işgücü, iş sağlığı ve güvenliği ile çevrenin korunması gibi küresel sorunlara yönelik mücadele öngörülüyor.
Avrupa Komisyonunun sunduğu sürdürülebilir kalkınma bölümünde çevre alanında şu önerilere yer veriliyor:
- Yabani canlı türleri üzerinden yapılan ticaret ve kaçakçılık, yaşa dışı ağaç ticareti, balıkçılıkla mücadele konularında AB ve ABD arasında işbirliğinin artırılması;
- Kimyasal atıkların ticaretinin insan sağlığı ve çevre üzerinde yaratabileceği olumsuz etkilerin önlenmesi veya azaltılmasına yönelik politikaların belirlenmesi;
- Çevre-dostu ürünler ve teknolojilerde ticaretin ve yatırımın teşvik edilmesi;
- Biyoçeşitiliğin ve ekosistemlerin korunması ile doğal kaynakların (özellikle ormanlar, balık ürünleri, vahşi tabiat ve biyolojik ürünler) sürdürülebilir kullanımının ve yönetiminin sağlanması.
Sürdürülebilir kalkınma bölümünün istihdam alanında ise şu öncelikler belirlenmiş durumda:
- Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Düzgün İş Gündemi’nin; işçi hakları, sosyal haklar, sosyal diyalog, ayrımcılığın yasaklanması ve cinsiyet eşitliği gibi stratejik hedeflerinin desteklenmesi;
- ILO’nun uluslararası çalışma standartlarının dikkate alınması (örneğin; sendika kurma ve toplu müzakere hakkının korunması);
- Sosyal diyaloğun teşvik edilmesi ve çalışanların bilgilendirilmesi;
- Çocuk işçiliğinin ve zorunlu çalışmanın yasaklanması;
- İşyerinde sağlık ve güvenlik standartlarının korunması.
Komisyon önerisi ile ilgili daha detaylı bilgilere buradan ulaşılabilir.
İngiltere AB Üyeliğini Sürdürmek İçin Taleplerini Açıkladı
İngiltere Başbakanı David Cameron, ülkesinin AB üyeliği hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Cameron açıklamasında, İngiltere için üyelik perspektifinin, ulusal parlamentoların yetkisinin artırılması, AB genelinde daha güçlü rekabet sisteminin ve entegrasyonun uygulanması ile sıcak tutulabileceğini belirtti. Ayrıca ülkesinin Avro Bölgesi’nde yer almamasına bağlı olarak, üyeliğin aynı zamanda Avro Bölgesi dışında olan üye ülkelere yönelik daha adil bir yaklaşımın benimsenmesine bağlı olacağını açıkladı. Daha güçlü entegrasyon sürecine ilişkin olarak özellikle göçmen politikasının yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade eden Cameron, AB’nin, daha esnek politikaları öne çıkarabilecek reform sürecinden geçmesi gerektiğini söyledi.
Cameron’ın açıklamasının ardından Avrupa Komisyonu sözcüsü Margaritis Schinas özellikle Ekonomik Birliğin tamamlanması konusunda farklı ekonomik yapıların sorun teşkil ettiğini ve aynı zamanda Ortak Pazar konusunda sıkıntı yaşanabileceğini kaydetti.
Hırvatistan’da Yapılan Genel Seçimlerin Galibi Muhafazakârlar
Hırvatistan’da 8 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen genel seçimlerin galibi, muhafazakâr Hırvat Demokrat Partisi (HDZ) öncülüğünde kurulan Vatansever İttifakı oldu. Seçim sonuçlarına göre, 151 üyeli mecliste “Vatansever” İttifakı 59, Sosyal Demokrat Parti (SDP) öncülüğündeki “Hırvatistan Büyüyor” İttifakı 56, “Most” İttifakı 19, İstra Demokrat Meclisi (IDS) 3, Slovanija ve Baranija Hırvat Demokratik Birliği (HDSSB) 2, “Milan Bandic 365” Hareketi 2, “Başarılı Hırvatistan” Hareketi 1 ve “Canlı Duvar” Hareketi 1 sandalye elde etti.
Mecliste geriye kalan 8 sandalye ise azınlıkların temsilcilerine ayrılıyor. Sonuçlara göre, hiçbir parti tek başına mecliste çoğunluğu sağlayamadığı için, yeni hükümetin kurulması amacıyla koalisyon görüşmelerinin başlaması bekleniyor. HDZ Genel Başkanı Tomislav Karamarko, seçim zaferinin kesinleşmesinin ardından yaptığı açıklamada, sonuçtan duyduğu memnuniyeti dile getirerek diğer partilerle koalisyon görüşmelerinde işbirliğine hazır olduklarını hatırlattı. Yeni görev alacak hükümetin, ekonomik sorunlar ile Avrupa çapında devam eden mülteci krizine odaklanacağı belirtiliyor.
ECOFIN Sermaye Piyasaları Birliği Eylem Planı’nı Kabul Etti
10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleşen AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Toplantısı’nda Avrupa Komisyonunun geçtiğimiz Ekim ayında sunduğu Sermaye Piyasaları Birliği Eylem Planı olumlu karşılandı; Birliğin AB’de istihdam ve büyümenin artırılmasına yönelik Avrupa Yatırım Planı’nın önemli bir ayağı olduğu belirtildi. Üye ülkeler arasında sermaye piyasalarının iyi işlemesinin Ekonomik ve Parasal Birliğin güçlendirilmesinin yanı sıra AB’nin ekonomik ve mali şoklara daha dayanıklı hale gelmesini kolaylaştıracağı ve başta KOBİ’ler olmak üzere, bütün işletmeler için mali kaynakların çeşitliliğinin artmasını sağlayacağı ifade edildi.
AB Ekonomi ve Maliye Bakanları, 30 Kasım-11 Aralık 2015 tarihlerinde Paris’te gerçekleşecek BM İklim Değişikliği Zirvesi’ne (COP21) sunulmak üzere iklim hedeflerini kabul ettiler. Buna göre, AB ve Üye Devletler tarafından, gelişmekte olan ülkelere yönelik 2020 yılına kadar her yıl 100 milyar avro mali destek sağlanması taahhüdü, AB’nin, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum için gerekli olan çalışmaların destekleneceği teyit edildi.
Toplantıda ayrıca vergi kaçaklarının önlenmesi amacıyla vergi idareleri ve tasarruf sahiplerinin bilgilerine daha kolay erişimi sağlayan, 2003 yılında kabul edilmiş “tasarrufların vergilendirmesine ilişkin” AB yönergesinin feshedilmesi kararlaştırıldı.
AB Dışişleri Bakanları ve Savunma Bakanları Toplantıları Yapıldı
16 Kasım 2015 tarihinde Brüksel’de gerçekleşen AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda, Paris’te gerçekleşen terör saldırıları, Suriye krizi, göç ve Orta Doğu barış süreci konuları ele alındı.
Suriye konusunda, BM Özel Temsilcisi Staffan De Mistura ile görüş alışverişinde bulunan AB Dışişleri Bakanları, 30 Ekim ve 14 Kasım 2015 tarihlerinde Viyana’da gerçekleşen görüşmeler başta olmak üzere Suriye krizine siyasi çözüm bulmak üzere sunulan son diplomatik girişimleri değerlendirdiler. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Suriye krizine siyasi bir çözüm bulmanın IŞİD’i yenilgiye uğratmak için en iyi koşulları sunacağını vurgularken, bunun özellikle AB için aciliyetinin Viyana’da müzakere masasındaki tüm taraflarca açıkça anlaşıldığını belirtti ve oldukça iddialı bir zaman çizelgesi oluşturulduğunun altını çizdi. Dışişleri Konseyi Kararları’nda, AB’nin insani yardım düzeyinde mevcut projeler kapsamında, siyasi düzeyde ise muhalif grupların müzakere masasına getirilmesi ve Suriye’de siyasi geçişin başlaması sürecinde katkıda bulunmaya hazır olduğu belirtildi. Göç konusunda, Batı Balkanlar Güzergâhı Üst Düzey Konferansı ile Valletta Zirvesi’nde Orta Akdeniz ve Batı Balkanlar göç yolları konusunda alınan kararları ve sonraki adımları ele alan AB Dışişleri Bakanları, Batı Balkanlar göç yolu konusunda Türkiye, Lübnan ve Ürdün ile işbirliği konusunu görüştüler.
Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’de şiddetin tırmanması üzerinde Orta Doğu barış sürecini ele alan AB Dışişleri Bakanları, artan şiddet olayları ve güvenlik durumu nedeniyle konunun gündemde tutulması gerektiğine dikkat çektiler. Yüksek Temsilci Mogherini de AB’nin gerçekçi bir siyasi sürecin yeniden başlatılmasına destek vermek üzere çabalarını, İsrailli ve Filistinli yetkililerin yanı sıra bölgedeki ve uluslararası ortaklarla angajmanını sürdüreceğini kaydetti.
17 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen AB Savunma Konseyi’nin ana gündem maddesi Paris’teki terör saldırılarıydı. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande saldırılar karşısında, 16 Kasım 2015 tarihinde AB Antlaşması’nın ilk kez başvurulduğu “ortak savunma maddesi” olarak da bilinen 42(7)’nci Maddesi’ni harekete geçirmiş ve diğer AB ülkelerinden yardım ve destek talebinde bulunmuştu. AB Savunma Bakanları, Fransa’ya tam destek sözü verirken, gerekli tüm yardım ve desteği sağlama taahhüdünde bulundular.
Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası kapsamında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in katılımıyla AB’nin güney-orta Akdeniz’deki askeri operasyonu EUNAVFOR Med Sophia, AB’nin Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki askeri danışma misyonu EUMAM RCA’yı ele aldılar. EUNAVFOR Med Sophia misyonu kapsamında bugüne dek 42 insan kaçakçısının yakalanarak İtalyan makamlarına teslim edildiği ve 5 bin 400 kadar mültecinin hayatının kurtarıldığı açıklandı.
AB’nin ortaklarına krizlerin önlenmesi ve yönetilmesinde yardım çabalarını da değerlendiren AB Savunma Bakanları, AB’nin ortağı olan ülkelerin kabiliyetlerinin artırılmasının, istikrarın sağlanması ve krizlere müdahale ihtiyacının azaltılması için en iyi yöntem olduğu konusunda hemfikir olduklarını dile getirdiler.
AB Adalet ve İçişleri Bakanları Brüksel`de Toplandı
20 Kasım 2015 tarihinde Fransa’nın önerisi üzerine Adalet ve İçişleri Bakanları Konseyi Brüksel'de olağanüstü toplandı.Toplantıda 28 üye ülkenin Adalet ve İçişleri Bakanları tarafından 13 Kasım 2015 tarihinde meydana gelen terör saldırıları sonrası Fransız halkıyla dayanışma halinde olunacağı mesajı verildi. Saldırıların özgürlük, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi temel AB değerlerine yönelik gerçekleştirildiğinin altı çizildi.
Konsey kararlarında AB'nin dış sınırlarının kontrolüne yönelik daha sıkı kuralların uygulanması ve uçak yolcularına ait bilgilerin düzenli bir şekilde kaydedilmesi konuları gündeme alındı. Konsey kararları kapsamında ayrıca üye ülkeler arasında bilgi paylaşımını ve operasyonel işbirliğini öngören yeni bir platformun 1 Ocak 2016 tarihinde Avrupa Polis Ofisi EUROPOL tarafından kurulacağı açıklandı. Konsey’de karara bağlanan konular şu şekilde:
- AB’nin dış sınırlarının kontrolünün sıkılaştırılması;
- AB’ye giriş ve çıkışlarda uçak yolcu bilgilerinin kaydedilmesi ve kontrol edilmesi (PNR sistemi);
- Terörle mücadelede polis ve yargı makamları arasında işbirliğinin ve EUROPOL’ün etkinliğinin artırılması;
- Bilgi paylaşımında üye ülkeler arası işbirliğinin artırılması;
- Üye ülkelerdeki ulusal makamlar tarafından Schengen Bilgi Sistemi'ne (SIS II) verilerin sistematik olarak girilmesinin sağlanması;
- Terör örgütlerinin finansal kaynaklarının engellenmesi;
- Yasadışı Schengen Alanı'na giren üçüncü ülke vatandaşlarının, parmak izleri de dahil, bilgilerinin sistematik olarak kayıt alına alınması;
- Üye ülkelerin belirlenen kararları uygulamada yardımcı olacak İç Güvenlik Fonu'ndan etkin bir şekilde yararlanması.
Daha ayrıntılı bilgiyi buradan ulaşılabilir.
AB Bütçesinde Göçmenlere Ayrılan Pay Arttı
AB Konseyi ve AP, 14 Kasım 2015 tarihinde 2016 yılı AB bütçesi için anlaşmaya vardı. Buna göre, Paris’teki terör saldırıları sonrasında ortaya çıkan iç ve dış politikadaki durum karşısında, AB bütçesinden mültecilere daha fazla pay ayrılacak.
2016 bütçe taahhütlerinde 155 milyar avro ve ödemelerde 144 milyon avroluk pay öngörülürken, 4 milyar avronun mülteci krizine tahsis edilmesi bekleniyor. AB genelinde ve sığınmacıların geldiği AB üye ülkelerinde kullanılacak bu payın 2015 ve 2016 yılları için toplam yaklaşık 10 milyar avro olması öngörülüyor.
Bütçenin genel başlıkları ve ödenekleri şu şekilde sıralanıyor:
- Büyüme, istihdam ve rekabet gücünün desteklenmesi için yaklaşık 69,8 milyar avro;
- AB’de 215 milyar avro tutarında yatırımın harekete geçirilmesi amacıyla Avrupa Stratejik Yatırımlar Fonu’nun garanti fonları için taahhütlerde 2 milyar avro ve ödemelerde 500 milyar avro;
- Ufuk 2020 gibi Ar-Ge’ye yönelik programlar aracılığıyla rekabet gücünün artırılması kapsamında 2016 için ödemelerde 10 milyar avro;
- Erasmus+ ve Avrupa eğitim, gençlik ve spor programları için 1,8 milyar avro.
2016 yılı bütçe görüşmeleri 29 Ekim 2015 tarihinde başlamıştı. 2016 bütçesinin, AB Konseyi ve AP tarafından sırasıyla 24 ve 25 Kasım 2015 tarihlerinde onaylaması bekleniyor.
AB’de Suç Mağdurlarının Haklarına Yönelik İleri Adımlar Gündemde
Avrupa Komisyonu, 16 Kasım 2015 tarihinde, AB sınırları içerisinde suç mağdurlarının daha iyi şartlarda korunmasına yönelik yeni düzenlemeleri onayladı. Mağdurların Hakları Yönergesi adlı bu düzenleme ile AB sınırları içinde herhangi bir suçun mağduru olmuş herkese, vatandaşı olduğu ülke fark etmeksizin, etkin koruma sağlanması öngörülüyor. Avrupa Komisyonunun Adalet, Tüketici ve Cinsiyet Eşitliğinden Sorumlu Üyesi Vera Jourová, her yıl AB sınırları içinde yaşayan yedi kişiden birinin, suç mağduru olduğunu ifade etti.
Jourová, bir sonraki adım olarak, AB ülkelerindeki ulusal yargı mekanizmalarının bu alandaki uygulamalarını gözetim altına alacaklarını belirtti. Yönerge ile mağdurların korunmasına, destek mekanizmalarından daha etkin faydalanılmasına, bilgilendirilmesine yönelik ileri adımlar atılması öngörülürken, mağdurların ailelerine de aynı hakların sağlanması amaçlanıyor.
Brüksel’de Terör Alarmı
Paris’te yaşanan ve 129 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının ardından 21 Kasım 2015 tarihinde Brüksel’de en yüksek derecede terör alarmı verildi. Belçika Federal İçişleri Servisi’nin “yakın” ve “çok ciddi” terör tehdidi nedeniyle alarm seviyesinin en üst düzeye çıkarmasıyla kentte okul ve üniversiteler kapatıldı; metro seferleri durduruldu; maç ve konser gibi büyük organizasyonlar iptal edildi. Belçika Başbakanı Charles Michel konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Paris'te düzenlenen saldırıya benzer bir saldırı olabileceğine ilişkin aldıkları istihbarat sonucunda, terör alarmının en üst düzeye çıkarılmasına karar verdiklerini belirtti.
Belçikalı yetkililer birçok adrese düzenlenen terörle mücadele operasyonlarında 21 kişinin gözaltına alındığını; ancak, hakkında uluslararası yakalama kararı bulunan, Paris saldırısının şüphelilerinden Salah Abdeslam’ın gözaltına alınan kişiler arasında olmadığını belirtti.
26 Kasım 2015 tarihinde ise kentteki terör alarmının seviyesi bir derece düşürülerek üçüncü seviyeye çekildi. Okullar yüksek güvenlik önlemleri altında açılırken, metro seferleri de aşamalı olarak yeniden başladı.
Hollande Terörle Mücadelede Dünya Turuna Çıktı
13 Kasım 2015 tarihinde Paris’te gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, 23 Kasım 2015 tarihinde terörle mücadeleye ilişkin bir dizi görüşmeler başlattı. Hollande, ilk olarak İngiltere Başbakanı David Cameron ile 23 Kasım 2015 tarihinde Paris’te bir araya geldi. Görüşmede Cameron, IŞİD terör örgütüne karşı yürütülen operasyonlarda Fransız ordusunun İngiltere’nin Kıbrıs’ta bulunan askeri üslerini kullanabileceğini belirtti. Ancak, İngiltere’de 26 Kasım 2015 tarihinde Avam Kamarasında gerçekleşen görüşmelerde Suriye topraklarında IŞİD terör örgütüne karşı hava müdahalesi yapılması için yetki kararı çıkmadı. 24 Kasım 2015 tarihinde Washington’da ABD Başkanı Barack Obama ile görüşen Hollande teröre karşı iki ülke arasındaki işbirliğinin güçlendirileceğini ve istihbarat alanında bilgi paylaşımının pekiştirileceğini dile getirildi. Hollande ayrıca, 25-26 Kasım 2015 tarihlerinde, sırasıyla, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve İtalya Başbakanı Matteo Renzi ile bir araya geldi. Bunları, 29 Kasım 2015 tarihinde Moskova’da Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ile ve Pekin’de Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Xi Jinping ile gerçekleştirilen görüşmeler izledi. Fransa ayrıca, IŞİD terör örgütüne karşı yürütülen operasyonlar çerçevesinde Charles de Gaulle uçak gemisinin Doğu Akdeniz bölgesine ulaştığını açıkladı.
AB’de Banka Mevduat Sigortası Sistemine Yönelik Yeni Düzenlemeler Planlanıyor
Avrupa Komisyonu, 24 Kasım 2015 tarihinde yayımladığı tebliğ ile banka mevduatı için Avro Alanı çapında mevduat sigortası sisteminin oluşturulması ve aynı zamanda bankacılık sektöründeki mevcut diğer risklerin azaltılmasına yönelik önlemler alınması amacıyla öneride bulundu. AB’de kurulması öngörülen Avrupa Mevduat Sigortası Sistemi (AMSS) ile istikrarın ve Bankacılık Birliği’nin güçlendirilmesi amaçlanıyor.
Üç aşamada gerçekleştirilmesi öngörülen plan kapsamında ulusal Mevduat Sigortası Sistemlerinin üç yıllık bir süre içinde ortak bir garanti ve reasürans sistemine geçirilmesi ve Avrupa Mevduat Sigortası Sistemi’nin zaman içinde bu sisteme katkısının artması öngörülüyor. Son aşamada Avrupa Mevduat Sigortası Sistemi’nin 2024’e kadar tam anlamıyla işlemesi planlanıyor. Sistem kapsamında ulusal sistemlerin kötü amaçlı kullanımlarının engellenmesi için bir dizi sıkı önlemler alınması da planlanıyor.
Ulusal mevduat sigortası sistemlerinden oluşan mevcut sistem üzerine kurulacak olan AMSS’de bireysel mevduat sahipleri için halen uygulanmakta olan 100.000 avro tutarındaki mevduat koruma düzeyi geçerli olacak. Aşamalarla devreye girecek olan ve risklerin ağırlık payına göre düzenleneceği sistemde, riskli bankalar daha güvenli bankalara göre daha fazla katkı payı ödeyecek ve AMSS aşamalarla devreye girdikçe bu katkı payı da artacak. Risk düzenlemeleri ise başlangıçta belirlenecek. Sıkı koruma önlemleri eşliğinde ulusal mevduat sigortası sistemleri kapsamında ancak, AB kurallarına uyan ulusal mevduat sigortası sistemleri güvence kapsamına alınacak. AMSS Tek Denetim Mekanizması kapsamında olan üye ülke bankaları için zorunlu olacak bu sistem, daha sonra Bankacılık Birliği’ne katılmak isteyen üye ülkelere de açık olacak.
AP’den Çocuklarda Sosyal Dışlanma ve Yoksulluğu Önleme İlke Kararı
24 Kasım 2015 tarihinde AP tarafından AB üye ülkelerde çocuklara yönelik sosyal eşitsizlik ve yoksulluğun önlenmesini amaçlayan İlke Kararı onaylandı. AB’nin istatistik kurumu Eurostat verilerine göre, 2014 yılında AB’de yaklaşık 26 milyon çocuk sosyal dışlanma ve yoksulluk riski ile karşı karşıya. Bu rakam, AB’deki çocukların yüzde 27’sini oluşturuyor. AB üye ülkelerinde çocukların yoksulluk içinde yaşama oranının en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla yüzde 51 ile Romanya, yüzde 45,2 ile Bulgaristan ve yüzde 41,4 ile Macaristan. Yoksulluk içinde yaşayan çocukların oranının en düşük olduğu ülkeler ise yüzde 16,7 ile İsveç, yüzde 15,6 ile Finlandiya ve yüzde 14,5 ile Danimarka.
AP’de kabul edilen İlke Kararı’nda, üye ülkelere, çocukların eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, beslenme ve barınma haklarının güvence altına alınması çağrısı yapılırken aynı zamanda, üye ülkelerdeki genç işsizlik oranlarının da azaltılması amaçlanıyor. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre dünyadaki her çocuğun eğitim, sağlık hizmetlerinden yararlanma, barınma ve dengeli beslenme hakkı bulunuyor. AB genelinde yetersiz beslenme oranları da giderek artıyor. UNICEF verilerine göre, her iki günde bir et veya balık tüketemeyen çocukların oranı 2008 yılından itibaren Estonya, Yunanistan ve İtalya’da ikiye katlandı.
2015
HAKKIMIZDA
ARAŞTIRMA MERKEZİ
PROJELER
İLETİŞİM
Designed By: OrBiT