Deniz Bal, İKV Uzman Yardımcısı
Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü, 28 Ağustos 2025 tarihinde “Algıdan Politikaya: AB’de Toplumsal Cinsiyet Kalıplarının Ortadan Kaldırılması (Perception to policy: Dismantling gender stereotypes in the European Union)” başlıklı bir rapor yayımladı.[1] Bu rapor, hayatın neredeyse her alanındaki toplumsal cinsiyet kalıplarını ve onların bireyler üzerindeki etkilerini ortaya koymanın yanında bahsi geçen kalıpların ortadan kaldırılması için öneriler sunuyor.
İş Dünyasında Toplumsal Cinsiyet Kalıpları: Eşit Olmayan Muameleler ve Terfi Açıkları
Toplumsal cinsiyet normları ve toplumsal cinsiyet kalıpları insanların nasıl işe girdiğini, insanlara nasıl davranıldığını, kimin terfi aldığını ve hangi işlerin daha çok değer gördüğünü etkiliyor. Avrupa genelinde iş yerlerinde kadınlar daimî olarak erkeklere oranla (özellikle gençler arasında) eşitsizliklere maruz kalıyor. Örneğin, iş fırsatlarının az olduğu durumlarda önceliğin erkeklere verilmesi gerektiği fikrine sahip olanlarının sayısı -özellikle yaşlılar arasında- hâlâ yüksek. En geç grupta kadınların %7’si bu fikri desteklerken erkeklerin %15’i bu fikri onaylıyor. Bu durum geleneksel rollerin, kadınların iş hayatındaki rollerine ilişkin algıyı etkilediğini gösteriyor. Kadınlar genel olarak ikincil gelir sağlayan olarak görülüyor. Bir diğer örnek ise, Avrupa’da hâlâ kadınların ana tatmin duygusunun aile hayatından geldiğine inancı bulunuyor. Anketin yapıldığı üye ülkelerde her 10 kadın ve erkeğin 4’ü her ne kadar iş bir kadın için iyi olsa da kadınların gerçek isteklerinin ev ve çocuklar olduğu fikrine sahip (Litvanya %82 ve Danimarka %13).
İş ve azim - geleneksel normlara meydan okuma: Toplumsal cinsiyet normlarına ilişkin farkındalığı, kariyer danışmanlığına ve okullarda verilen mesleki yönlendirmeye dâhil ederek, toplumsal cinsiyet temelli beklentilerin erken yaşta içselleştirilmesinin sorgulanması.
Finansal Kaynaklara Erişim: Daimî Kurallar ve Yükselen Trendler
Toplumsal cinsiyet kalıpları, kadınların ve erkeklerin finansal kararları, davranışları ve kaynaklara erişimlerini nasıl algıladığını şekillendiriyor. Erkekler genellikle daha yetkin, bağımsız ve risk almaya istekli görülürken; kadınlar temkinli, bağımlı veya finansal becerilerden yoksun olarak algılanıyor. Bu inanışlar, finansal özerklik ve kaynak kontrolünü etkileyerek gelir eşitsizliklerini pekiştiriyor ve zaman içinde kadınlar için daha büyük finansal güvensizliğe yol açıyor. Avrupa’da kadınların %39’u ve erkeklerin %45’i bir erkeğin en önemli rolünün para kazanma olduğuna inanıyor. Bu fikir toplumsal cinsiyet uçurumlarının oluşmasına sebebiyet veriyor.
Para ve finansal sorumluluk - finansal yeterliliğin yeniden şekillendirilmesi: Okullarda verilen finansal okuryazarlık eğitiminin, kapsayıcı örnekler ve rol modeller aracılığıyla toplumsal cinsiyet kalıplarına karşı çıkmasının sağlanması.
Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Kalıpları: Eşitsizlikler ve Uzun Süreli Etkileri
Toplumsal cinsiyet kalıpları, kadınların ve erkeklerin hangi alanlarda eğitim almayı tercih ettiklerini, kendi yeteneklerine ne kadar güven duyduklarını ve hangi kariyerleri hedeflediklerini şekillendiriyor; bu da işgücü piyasasında ve toplumda eşitsizlikleri derinleştiriyor. Oğlan çocukları bilim ve prestijli alanlara yönlendirilirken, kız çocukları bakım ile ilgili alanlara itiliyor. 2023 yılında eğitim, sağlık ve sosyal yardım lisans alanlarından mezunların %75’i kadınken, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik mezunlarının %65’i erkek.
Bilgi ve eğitim - kalıpların erken dönemde yıkılması: Ders kitapları ve müfredattaki toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kalıplaşmış temsilleri ortadan kaldırmak için eğitim materyallerinin revize edilmesi; öğretmenleri sınıf içindeki kalıp yargılara dayalı etkileşimleri fark etmeleri ve bunlara müdahale edebilmeleri için eğitilmesi.
Toplumsal Cinsiyet Kalıpları ve Harcanan Zaman: Bakım, Ev İşi ve Daimî Beklentiler
Toplumsal cinsiyet kalıpları, özellikle karşılıksız ev içi ve bakım işleri söz konusu olduğunda, zamanın nasıl harcandığını şekillendiriyor. Kadınların hane ve aile sorumluluklarının büyük kısmını üstlenmesi bekleniyor; bu da bakım işlerinin doğası gereği kadınlara ait olduğu inancını pekiştiriyor. Tutumlar yavaş yavaş değişse de ilerleme yavaş ve dengesiz. 2024 yılında kadının en önemli görevinin ev ve ailesiyle ilgilenmesi olduğu fikrine inanların kadınlar arasındaki oranı %36 iken erkekler arasında %40.
Harcanan zaman ve bakım - sorumluluğun yeniden tanımlanması: Karşılıksız emeği doğal bir kadın rolü olarak değil, ortak bir toplumsal sorumluluk olarak yeniden tanımlamak için kampanyalar yürütülmesi.
Toplumsal Cinsiyet Kalıpları ve Güç: Eşit Liderliğin Önündeki Engeller
Toplumsal cinsiyet kalıpları, bir liderin nasıl olması gerektiğine dair algıyı şekillendiriyor ve genellikle erkeksi kabul edilen iddialı ve baskın olma gibi özellikleri öne çıkarıyor. Bunun sonucunda kadınlar daha fazla incelemeye tabi tutuluyor, yetkinliklerinden çok kişisel özellikleri üzerinden değerlendiriliyor ve siyaset, iş dünyası ve bilimde yeterince temsil edilmiyor. Hemen her üye ülkede, erkekler, kadınların siyasette sorumluluk gerektiren pozisyonlarla daha az ilgilendiğini düşünüyor. AB genelinde bu inanca verilen destek, 2017’de %36 iken 2024’te %35’e gerileyerek yalnızca sınırlı bir düşüş gösterdi; buna karşın ulusal düzeyde keskin farklılıklar devam ediyor. Bu görüşler, geleneksel kadın rolleri ile liderlik beklentileri arasında süregelen bir “rol uyumsuzluğu” inancını yansıtıyor; oysa hırs ve kariyer yönelimleri kişilikten çok sosyal ve yapısal engeller tarafından şekilleniyor.
Güç ve liderlik - çifte açmaza değinilmesi: Bir liderin nasıl olması gerektiğine dair varsayımlara karşı çıkan kamu farkındalığı kampanyaları yürütülmesi.
Toplumsal Cinsiyet Kalıpları ve Sağlık: Algılar, Erişim ve Eşit Olmayan Deneyimler
Toplumsal cinsiyet, sağlık deneyimlerini şekillendirmede önemli bir rol oynuyor; insanların sağlık hizmetlerine nasıl eriştiğini, sağlık profesyonelleri tarafından nasıl muamele gördüklerini ve belirtiler ile ihtiyaçlarının nasıl algılandığını etkiliyor. Geleneksel erkeklik anlayışı, erkeklerin sağlıklı ve iyi oluşunu birçok yönden olumsuz etkileyebiliyor. Genellikle erkekleri, alkol kullanımı, sigara, şiddet veya hızlı araç kullanma gibi riskli davranışlara yönlendiriyor ve zorluk yaşadıklarında yardım istemelerini güçleştiriyor. Sonuç olarak, erkekler kadınlara kıyasla daha az sıklıkla depresyon tanısı alıyor ve tedavi görüyor, ancak intihar nedeniyle ölüm oranları kadınlardan neredeyse dört kat daha yüksek.
Sağlık ve refah - önyargılarla mücadele ve toplumsal cinsiyete duyarlı uygulamaların teşvik edilmesi: Erkeklerin duygularını ifade etme ve ruh sağlığı konusundaki damgalamayı kırmak için toplumsal cinsiyete duyarlı ruh sağlığı hizmetlerinin teşvik edilmesi.
Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Mecburi Kontrol: Kalıcı Tolerans ve Endişe Verici Trendler
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin farkındalık artsa da özellikle genç erkekler arasında bazı şiddet biçimlerine yönelik tolerans hâlâ yüksek. 2024 verilerine göre, genç erkeklerin %15’i bir erkeğin partnerine tokat atmasını kabul edilebilir buluyor; bu oran genç kadınlarınkinden (%6) iki kat, yaşlı yetişkinlerinkinden (%3) ise beş kat fazla. Kontrolcü davranışlara verilen destek de yüksek: Genç erkeklerin %38’i, partnerinin dijital ve sosyal faaliyetlerini ya da ilişkilerini (cep telefonu kullanımı, sosyal medya aktiviteleri vb.) izlemenin kabul edilebilir olduğunu söylüyor; bu oran genç kadınlarda %19. Bu durum, erkekliği kontrol ve şiddetle ilişkilendiren zararlı normların hâlâ derinlere işlemiş ve normalleşmiş olduğunu gösteriyor.
Şiddet ve kontrol - erken dönemde zararlı geleneksel normlarla mücadele: Saldırganlık ve kontrolün erkekliğin doğal bir ifadesi olduğu fikrine açıkça karşı çıkan önleyici programlar için finansman sağlanması.
[1] EIGE, “Perception to policy: Dismantling gender stereotypes in the European Union”, 25.08.2025, https://eige.europa.eu/publications-resources/publications/perception-policy-dismantling-gender-stereotypes-european-union
