YUNANİSTAN BAŞBAKANI TSİPRAS AB LİDERLERİYLE GÖRÜŞTÜ
Yunanistan’da 25 Ocak 2015 tarihindeki genel seçimlerin ardından göreve gelen yeni hükümet, seçim kampanyasında verdiği sözleri yerine getirmek için çalışmalara başladı. Söz konusu çalışmalar kapsamında Başbakan Aleksis Tsipras ve Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, AB kurumları ve üye ülkelerin liderleriyle görüşmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta Syriza hükümeti Yunanistan’ın borçlarının silinmesi talebinden vazgeçerek farklı seçenekleri gündeme getirmeye başladı. Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, 2 Şubat 2015 tarihinde AMB’nin elinde bulunan devlet tahvilleri ve Avro Alanı ülkelerinden alınan kredinin 53 milyar avroluk kısmını ekonomik büyümeye dayalı veya süresiz tahvillerle takas etme fikrini ortaya koydu. Bu kapsamda, Başbakan Tsipras 4 Şubat 2015 tarihinde AB kurumlarının liderleriyle borç ödeme planı görüşmelerine başladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AP Başkanı Martin Schulz'la bir araya gelen Tsipras, basına yaptığı açıklamada, henüz anlaşmaya varılmadığını ancak doğru istikamette ilerlediklerini kaydetti. Seçim kampanyası dönemine göre daha ılımlı mesajlar veren Tsipras, Yunan halkının egemenliğine ve hükümete verdiği açık yetkinin yanı sıra AB kurallarına da saygı gösterdiklerini ve daha önceden kabul edilmiş kurallar çerçevesinde AB ile ortak bir çözüme ulaşmak istediklerini belirtti.
Avrupa Konseyi Başkanı Tusk konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Avro Alanı’ndaki tüm ülkeler için kabul edilebilir bir anlaşma bulunması gerektiğini belirterek müzakerelerin zorlu olacağını söyledi. Tusk ayrıca, Yunanistan’ın kararlı çabalarının yanında işbirliği ve diyaloğa da ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi. AP Başkanı Schulz ise açıklamasında, Yunan hükümetinin AP’nin ve AB kurumlarının desteğine güvenebileceğini söyledi.
Yunanistan Başbakanı Tsipras, Brüksel temaslarının ardından Paris’e giderek Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile görüştü. Görüşmelerde Fransa’ya AB’nin büyümesine katkıda bulunmak için çağrıda bulunan Tsipras, Avrupa’da ekonomik ve sosyal uyumun geliştirilmesi için Fransa’nın önemli bir rol oynadığını belirtti. Tsipras’ın Paris ziyareti ile eşzamanlı olarak Maliye Bakanı Yanis Varoufakis de Frankfurt’ta AMB Başkanı Mario Draghi ile bir araya geldi. Varoufakis, Draghi ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamalarda, AMB’nin Avro Alanı üyelerini desteklemek için tüm önlemleri alması gerektiğini söyledi. Varoufakis ve Draghi görüşmesinin ardından AMB’nin Yunanistan’ın tahvillerinin bankalara finansman sağlamak için teminat olarak kabul edilmemesi yönündeki kararı ise Yunanistan’da şok etkisi yarattı. Bu durum, Yunanistan’ın kendi merkez bankasının ülkedeki bankalara avro likiditesi sağlaması gerektiği anlamına geliyor.
TTYO MÜZAKERELERİNİN SEKİZİNCİ TURU TAMAMLANDI
AB ve ABD arasında yürütülen TTYO müzakerelerinin sekizinci turu 2-6 Şubat 2015 tarihleri arasında Brüksel’de gerçekleştirildi. Bu turda öncelikli olarak tarifeler, hizmet pazarları, kamu alımları ve yasal düzenlemelerdeki işbirliği ele alındı. Söz konusu müzakere turunda ayrıca, enerji ve hammaddelere ilişkin kurallar da gündemdeydi; ancak mali hizmetler de olduğu gibi, Amerikalı müzakereciler, enerji ve hammadde konularına ilişkin Anlaşma’ya ayrı bir bölüm eklemek istemediklerini belirtiler. Öte yandan, yatırımcılarla devlet arasındaki uyuşmazlıkların halli mekanizmasına ilişkin yürütülen kamu istişare sonuçlarına takiben, TTYO müzakereleri kapsamında yatırımların korunmasına ilişkin görüşmeler de askıya alınmış durumda.
Sekizinci müzakere turuna paralel olarak düzenlenen paydaşlar toplantısında, Avrupa iş dünyası temsilcileri, AB ve ABD arasında görüşülen transatlantik anlaşmayı desteklediklerini belirtti. Toplantının düzenlemelerdeki işbirliği konusunun ele alındığı oturumunda, paydaşlar özellikle güvenlik standartları, kalite, kontrol ve etiketleme gereksinimlerindeki tutarsızlıkların giderilmesini talep ettiler. Toplantıda ayrıca, tekstil sektörü temsilcileri, tekstil alanında AB’de ve ABD’de yürürlükte olan standartların ve düzenlemelerin karşılıklı olarak tanınması gerektiğini vurguladılar. Otomotiv sektörü temsilcileri ise, AB ve ABD’de ticari araçlar için egzoz gazı emisyonu ve yolcu araçlarına ilişkin mevcut düzenlemelerin karşılıklı olarak tanınması konusunda isteklerini dile getirdiler.
AB ve ABD arasında yürütülen müzakereler esnasında Vaşington’da bulunan AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır, yaptığı basın açıklamasında, TTYO müzakereleri ve bu anlaşmanın Türkiye üzerindeki etkilerine de değindi. Türkiye’nin TTYO sürecinin dışında kalmak istemediğini vurgulayan Bakan Bozkır, AB’nin Gümrük Birliği içerisinde bulunduğu ülkelerin de TTYO kapsamına alınmasına ilişkin bir maddenin eklenmesi yönünde talepte bulunulduğunu sözlerine ekledi. Bakan Bozkır görüşmede, Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği’nin kapsamının yeniden gözden geçirilmesi yönünde görüşüldüğünü de belirtti.
AB LİDERLERİ BRÜKSEL’DE BİR ARAYA GELDİ; ZİRVEYE UKRAYNA DAMGASINI VURDU
AB Liderleri 12 Şubat 2015 günü, Ukrayna, terörle mücadele ve Ekonomik Parasal Birlik gündemi ile Gayri Resmi AB Konseyi toplantısında Brüksel’de bir araya geldi. Ukrayna krizine ilişkin Dörtlü Zirve ve Zirve sonucundan çıkan ateşkesin hemen ardından gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesine, Ukrayna krizine ilişkin alınan ateşkes kararı damgasını vurdu.
AB Liderleri Ukrayna Konusunda Temkinli
11 Şubat 2015 tarihinde Ukrayna krizinin çözümüne yönelik Belarus’un başkenti Minsk’te, Rusya Devlet Başkanı Putin, Almanya Şansölyesi Merkel, Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko ve Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’nin, 15 saatten fazla süren görüşmenin sonucunda Ukrayna’nın doğusunda ateşkesin sağlanması konusunda anlaşmaya varması, AB Liderler Zirvesinin ana gündem maddesini oluşturdu.
Zirvede Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroshenko, AB liderlerine Ukrayna’nın doğusundaki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Minsk’te varılan anlaşmadaki başlıca konuları ve anlaşmaya ilişkin görüşlerini AB liderlerine aktaran Merkel ve Hollande’nin ise, anlaşmaya temkinli destek verdikleri gözlendi. Zirvenin ardından açıklama yapan AB Konseyi Başkanı Donald Tusk da, anlaşmaya temkinli destek verdiklerini belirterek, AB olarak, anlaşma hükümlerinin eyleme geçirilmesine verdikleri öneme dikkat çekti. Yaşanan çatışmalarda gerçek anlamda şiddetin önlendiğini görmeleri gerektiğini belirten Tusk, konunun yalnızca Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ile ilgili olmadığını, bunun ötesinde Avrupa’nın 1989 sonrası jeopolitik düzeninin de tehlikede olduğunu vurguladı.
Zirve kapsamında AB liderleri, Minsk’te varılan anlaşmanın uygulanmasının AB tarafından ne şekilde desteklenmesi gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulundu. Zirvede AB’nin, Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroshenko’nun Ukrayna’da barışın sağlanması yolundaki çabalarını ve Ukrayna’nın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunmasını desteklemekte birlik olduğu mesajı verildi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, IMF’nin Ukrayna’da ekonomik reformların desteklenmesi için açıkladığı programı memnuniyetle karşıladığını belirtti.
İç Güvenlikte Daha Fazla İşbirliği
Hatırlanacağı üzere Ocak ayı başında Paris’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yönelik saldırı ve sonrasında yaşananlar AB’yi, iç ve dış sınırlarında güvenliğe ilişkin politikalarını yeniden gözden geçirmeye itmiş; saldırılardan hemen sonra Paris’te bir araya gelen AB üye ülke İçişleri Bakanları, terörle mücadele kapsamında bazı alanlarda çalışmalara hız verme kararı almıştı.
Paris’teki ilk buluşmayı takiben 29 Ocak 2015 tarihinde AB Dönem Başkanı Letonya’nın ev sahipliğinde Riga’da bir araya gelen AB üye ülke Adalet ve İçişleri Bakanları da, açıkladıkları “Riga Ortak Açıklaması” başlıklı bildiri ile Avrupa çapında terörle etkin mücadele kapsamında AB’nin adımlarını sıklaştıracağı alanlara ilişkin somut eylemleri sıralamış ve AB Liderler Zirvesinin bu konudaki gündemini belirlenmişti.
12 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşen Zirveden ise, iç güvenlikte daha fazla işbirliği kararı çıktı. Bu kapsamda AB Liderler Zirvesinden çıkan kararlar şunlar:
- AB çapında ortak bir PNR uygulamasının oluşturulmasına hız verilmesi,
- Schengen sınır kontrollerine ilişkin kuralların değiştirilerek, AB üye ülke ve üçüncü ülke vatandaşlarının giriş-çıkışlarına ilişkin verilerin devamlı ve daha sistemli halde tüm üye ülkelerle ve uluslararası örgütler ile paylaşılması,
-Terörün finansmanı ve kara para aklama ile daha etkin mücadele edilmesi,
-Terörle mücadele kapsamında bilgi paylaşımı ile uluslararası işbirliğinin artırılması,
-Radikalleşme ile mücadele kapsamında, başta sosyal medya olmak üzere radikalleşmenin hızla yayıldığı mecraların daha etkin takip edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması.
Yunanistan İçin Bekleyiş Sürüyor
Zirve gündeminin bir diğer önemli konu başlığını ise, yapısal reformların daha etkin şekilde uygulanması başta olmak üzere Avro Alanı’nda ekonomik yönetişimin iyileştirilmesiydi. Yunanistan konusunda, Eurogroup (Avro Alanı Maliye Bakanları Grubu) Başkanı Jeroen Dijsselbloem 11 Şubat tarihinde gerçekleştirilen Eurogroup toplantısı sonuçları hakkında liderleri bilgilendirirken, AB Liderleri Yunanistan’ın borcu ile ilgili müzakereleri 16 Şubat 2015 tarihinde düzenlenecek Eurogroup toplantısına erteleme kararı aldı. Yunanistan Başbakanı Tsipras ile Eurogroup Başkanı Dijsselbloem ise, ilgili kurumlar ile birlikte konuyla ilgili teknik değerlendirme hazırlamakla görevlendirdi.
AB Liderler Zirvesi’ne ilişkin İKV Genel Sekreteri Çiğdem Nas ve İKV Genel Sekreter Yardımcısı ve Araştırma Müdürü Melih Özsöz’ün değerlendirmelerine buradan ulaşılabilir.
AB, IŞİD TEHDİDİNE KARŞI KAPSAMLI BİR STRATEJİ AÇIKLADI
AB, Charlie Hebdo saldırısının üzerinden geçen bir ayın ardından, Suriye ve Irak’taki krizin çözümüne ve IŞİD’le mücadeleye yönelik ilk kapsamlı stratejisini açıkladı. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini tarafından 6 Şubat 2015 tarihinde açıklanan strateji, AB’nin tüm girişimlerini bir paket altında topluyor.
Suriye ve Irak'a yönelik siyasi, sosyal ve insani tedbirlerden oluşan strateji paketi; radikalleşmeyle mücadele, terörizmin finansmanının önlenmesi, yabancı savaşçıların engellenmesi, sınır kontrolünün güçlendirilmesi ve sığınmacılara temel hizmetlerin ulaştırılmasına yönelik önlemler içeriyor. Söz konusu stratejinin finansmanı için bir milyar avro kaynak tahsis edildi. Bu kaynağın yüzde 40’ının, Suriye ve Irak'taki insani krizden etkilenen mültecilere yardıma yönelik olarak kullanılması öngörülüyor. Bu yardımın, en fazla sayıda Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan bölge ülkeleri arasında yer alan Türkiye, Lübnan ve Ürdün’e aktarılması kararlaştırıldı. AB’nin dış politika önceliklerine göre belirlenen bu strateji ile birlikte, önümüzdeki dönemde bölgeye yapılacak insani yardım, kapasite artırma ve IŞİD’le mücadele faaliyetlerine yönelik istikrarlı ve sürdürülebilir bir kaynak aktarımının mümkün olması öngörülüyor.
AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini stratejiye ilişkin olarak yaptığı açıklamada, söz konusu stratejinin, uzun bir süredir terörizm ve şiddetin hâkim olduğu bölgede barış ve güvenliği tesis etme amaçlı eylemlerini güçlendireceğini belirtti. 9 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşen AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda da terörle mücadele başlığı altında yürütülecek faaliyetlere ilişkin önemli kararlar alındı. AB’nin terörle mücadele başlığı altında öngördüğü eylemler, kilit konumdaki ülkelerle ortaklıkların güçlendirilmesi, kapasite gelişiminin desteklenmesi, radikalleşme ve şiddete varan aşırılıklarla mücadele, uluslararası işbirliğinin teşvik edilmesi olarak belirlendi.
AB’nin IŞİD’in yarattığı tehditle mücadele ile Suriye ve Irak’taki insani krize karşı yayımladığı ilk kapsamlı strateji belgesine buradan ulaşılabilir.
AB Dışişleri Konseyi’nin terörle mücadele başlığı altında aldığı kararlara buradan ulaşılabilir.
UKRAYNA’NIN DOĞUSUNDA ATEŞKESİN SAĞLANMASINA İLİŞKİN ANLAŞMAYA VARILDI
Ukrayna, Rusya, Almanya ve Fransa liderleri, Ukrayna'nın doğusunda barışın sağlanmasına yönelik, 11 Şubat 2015 tarihinde Belarus'un başkenti Minsk'de bir araya geldi. Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın uzun saatler süren görüşmeleri neticesinde zirveden 15 Şubat Cumartesi gece yarısından itibaren ateşkes uygulanması kararı çıktı. Zirvede ayrıca ağır silahların bölgeden çekilmesi konusunda da anlaşmaya varıldı.
Anlaşmanın maddeleri genel hatlarıyla şu şekilde özetlenebilir:
-Donetsk ve Lugansk'ta tüm tarafların katılımıyla 15 Şubat 2015 saat 00.00'dan itibaren ateşkes ilan edilmesi;
-Füze sistemleri, düzeneğine göre en az 50, 70 ve 140 kilometrelik güvenlik bölgesi oluşacak şekilde sınır hattının gerisine çekilmesi;
-Ateşkes ve ağır silahların tahliyesi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından uydu, insansız hava araçları, radar sistemleri ve diğer teknik gereçler kullanılarak takip edilmesi;
-Geri çekilmenin ardından Donetsk ve Lugansk bölgelerindeki yerel seçimler için model belirlenmesi ve söz konusu bölgelerin gelecekteki statülerine ilişkin görüşmelere başlanması;
-Geri çekilmenin tamamlanmasının ardından en geç 5 gün içerisinde rehinelerin ve yasadışı yollardan gözaltına alınmış kişilerin serbest bırakılması veya takas edilmesi;
-Devlet sınır kontrolünün Ukrayna hükümeti tarafından yeniden sağlanması;
-Yabancı silahlı oluşumların AGİT gözetimi altında Ukrayna sınırları dışına çıkarılması;
-Ukrayna’da 2015 sonunda yürürlüğe girecek olan yeni anayasa ile birlikte anayasal reformların yapılması; ayrıca 2015 sonuna kadar Donetsk ve Lugansk’a özel statü tanıyan daimi yasanın kabul edilmesi sürecinin tamamlanması;
-Ukrayna yönetiminin doğudaki bölgelere uyguladığı kısıtlamaları kaldırması ve böylece bu bölgelerde normalleşme sürecinin başlamasının sağlanması.
Bununla birlikte, Ukrayna ordusu için, anlaşma tarihi itibariyle ulaştığı sınırların esas alınması ve Donetsk ve Lugansk için 19 Eylül 2014 tarihinde imzalanan Minsk Memorandumu'ndaki sınırların geçerli olması, üzerinde uzlaşılan diğer hususları oluşturuyor.
Zirve sonunda Ukrayna’nın doğusundaki şiddeti sona erdirmeyi amaçlayan iki metin oluşturuldu. Ateşkesi öngören yol haritası niteliğindeki anlaşma metni, Ukrayna Temas Grubu temsilcileri tarafından imzalandı. Anlaşma uyarınca, 19 Eylül 2015 tarihinde imzalanan ilk Minsk anlaşmasının hayata geçirilmesi planlanıyor. Liderlerin imza attığı diğer metin ise, Ukrayna'daki barış sürecinin desteklenmesini öngörüyor. Bu çerçevede, zirveye katılan ülkeler, Minsk anlaşmasının hayata geçilip geçirilmediğini kontrol edebilmek için bir denetim kurulu oluşturmaya karar verdiler.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin zirve sonrası yaptığı açıklamada, birçok önemli konuda anlaşma sağladıklarını ifade ederken, Ukrayna Temas Grubu temsilcilerinin, Minsk mutabakatlarının uygulanması için önlemler alınmasını içeren anlaşmayı imzaladıklarını belirtti. Ateşkes, ağır silahların çekilmesi ve silahlı birliklerin geri çekileceği sınır hattı konusunda da ortak karara vardıklarını vurgulayan Putin, Kiev’in ağır silahlarını sınırın gerisine çekeceğini, Donetsk ve Lugansk’ın ise 19 Eylül 2015 tarihinde üzerinde anlaşma sağlanan sınırların gerisine çekileceğini sözlerine ekledi. Putin son olarak, Donbass’ta yaşayan nüfusun çıkarlarını gözetecek bir anayasa reformu yapılacağını belirtti.
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko da açıklamasında, Ukrayna topraklarındaki yabancı silahlı güçlerin ülkeden çıkarılması, rehinelerin 19 gün içerisinde serbest bırakılması, ağır silahların geri çekilmesi ve bunun sonucunda taraflar arasında 50 kilometrelik bir tampon bölgenin oluşturulması konusunda da anlaşmaya varıldığını ifade etti.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ise Ukrayna’daki durumu iyileştirmek için gerçek bir şans yakaladıklarını ve Minsk Anlaşması’nın AB tarafından desteklenmesi için Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile birlikte çalışacaklarını vurguladı.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel konuya ilişkin yaptığı açıklamada, anlaşmanın kalıcı bir barış için bir umut ışığı olduğunu ancak atılması gereken çok adımın olduğunu belirtti. Henüz tam olarak sonuca varılmadığını belirten Merkel, anlaşmanın Ukrayna ve Avrupa için bir umut olabileceğini ifade etti.
EUROGROUP TOPLANTISI’NDA YUNANİSTAN’A İLİŞKİN BİR ANLAŞMA SAĞLANAMADI
Yunanistan’da erken genel seçimlerin ardından Aleksis Tsipras’ın liderliğinde kurulan koalisyon hükümeti, 10 Şubat 2015 tarihinde mecliste 137’ye karşı 162 milletvekilinin evet oyu ile güvenoyu aldı. 11 Şubat 2015 tarihinde düzenlenen AB Maliye Bakanları Toplantısı ve Eurogroup Toplantısı’nın ana gündemini Yunanistan’ın süresi dolacak olan kurtarma programı ve borç geri ödemesi oluşturdu. Yeni Hükümet’in maliye bakanının, Eurogroup Toplantısı’nda Yunanistan’ın borçlarına ilişkin ortaya koyduğu beklentiler de sonuçsuz kaldı.
Yunanistan’ın yakın dönemde vadesi biten borçlarına geri ödeme olanağı sağlayan yeni bir köprü anlaşma düzenlenmesi önerisinde bulunan Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, Eurogroup toplantısında kemer sıkma programının başarısız olduğunu belirterek, alınan önlemlerin sosyal boyutu üzerinde yoğunlaşılması gerektiğini gündeme getirdi. Bilindiği üzere, Yunanistan ile Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF arasında yürütülen istikrar programına son verildiği takdirde, Yunanistan’ın programda öngörülen gelecek kredi dilimini alamaması ve Mart ve Ağustos 2015’te vadesi dolacak olan borç geri ödemelerini (IMF’den 4,7 milyar avro ve AMB’den 6,6 milyar avro) gerçekleştirmekte zorlanması bekleniyor.
Konuya ilişkin bir mutabakatın sağlanamadığı Eurogroup Toplantısı’nda, Eurogroup Başkanı Jeroen Dijsselbloem yoğun ve yapıcı görüşmelerde bulunduklarını ancak bir sonuca varamadıklarını belirtti. Taraflar arasında anlaşma sağlanması için çalışmalara 16 Şubat 2015 tarihinde düzenlenmesi planlanan Eurogroup Toplantısı’nda devam edilmesine karar verildi.
YUNANİSTAN’IN KREDİ ANLAŞMASI DÖRT AY UZATILDI
20 Şubat 2015 tarihinde bir araya gelen Yunanistan ve Avro Alanı ülkeleri arasında yapılan görüşmelerin sonunda Yunanistan’ın kredi anlaşmasının dört ay uzatılması konusunda uzlaşı sağlandı. Bilindiği üzere, geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen görüşmelerde Yunanistan, vadesi 28 Şubat 2015 tarihinde dolacak olan kredi anlaşmasının süresinin altı ay uzatılmasını istemişti. Avro Alanı ülkelerinin Yunanistan’ın bu talebini kabul etmemesi nedeniyle de görüşmeler sonuçsuz kalmıştı. Bunun üzerine, Yunanistan hükümeti yeni bir teklif hazırlayarak Avro Alanı ülkeleriyle tekrar bir araya geldi. Detayları kamuoyuna açıklanmayan yeni teklifin görüşülmesi sonucunda nihai karar alındı ve kredi anlaşmasının dört ay uzatılmasına ilişkin anlaşma sağlandı.
Eurogroup Başkanı ve Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem toplantı sonrası yaptığı açıklamada, ortak bir zeminde karara varıldığı ve Yunanistan’ın tüm borçlarını tanıma sözünü verdiğini belirtti. Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis ise bu anlaşmayla birlikte krize yol açan önlemlerden kurtulduklarını, asgari ücreti artırma ve bazı kamu çalışanlarını tekrar işe alma sözünden vazgeçmediklerini ifade etti. Tarafların yaptığı açıklamaların ardından avro, ABD doları karşısında değer kazandı.
GÜNEY GAZ KORİDORU`NA AB`DEN GÜÇLÜ DESTEK
Güney Gaz Koridoru Danışma Konseyi’nin ilk toplantısı 12 Şubat 2015 tarihinde Bakü’de gerçekleştirildi. Toplantı sonunda tüm paydaşların AB’nin enerji güvenliğine verdiği açık desteği yansıtan bakanlar düzeyinde ortak bir bildiri imzalandı. Böylece tüm paydaşlar Güney Gaz Koridoru’nu gecikmeksizin hayata geçirmek için hazır olduklarını deklare ettiler. Türkiye, Azerbaycan, Arnavutluk, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan ve İtalya’nın yanı sıra AB adına Avrupa Komisyonu’nun Enerji Birliği’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Sefcovic’in imzaladığı bildiri, AB tarafından memnuniyetle karşılandı. Bilindiği üzere Güney Gaz Koridoru, Şah Deniz bölgesindeki Azeri doğalgazının Azerbaycan ve Gürcistan’dan geçen Güney Kafkasya Doğalgaz Boru Hattı, Türkiye’den geçerek Bulgaristan sınırına erişen Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya’dan geçen Trans-Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı (TAP) aracılığıyla Avrupa’ya iletilmesini amaçlıyor. Avrupa Komisyonu’nun büyük destek verdiği Güney Gaz Koridoru hayata geçtiğinde orta vadede AB’nin doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sinin karşılanması bekleniyor.
Güney Gaz Koridoru Danışma Konseyi toplantısında Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile biraraya gelen Avrupa Komisyonu'nun Enerji Birliği'nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sefcovic, enerji alanında işbirliğini Türkiye ile ilişkilerde kilit konulardan birisi olarak gördüğünü belirtti. Sefcovic, katılım müzakerelerinde enerji faslının açılmasını 2007'de AB Konseyi'ne önerdiklerini hatırlatarak, henüz AB üyesi ülkeler arasında oybirliği bulunmadığı için faslın açılamadığına işaret etti. Bilindiği gibi Türkiye’nin AB katılım müzakereleri sürecinde, enerji faslı GKRY tarafından engellenen fasıllar arasında yer alıyor.
Yeni anlaşma sayesinde Yunanistan hükümeti, kreditörleriyle uzun vadeli bir anlaşmaya varabilmek için zaman kazandı. Öte yandan, Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras seçim kampanyasında verdiği, Troyka ile işbirliği ve kemer sıkma politikalarına son verme sözünden de geri adım atmış oldu. Söz konusu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Avrupa Komisyonu, AMB ve IMF tarafından kabul edilmesi, ardından bazı Avro Alanı ülkelerinin parlamentolarından onay alması gerekiyor.
YUNANİSTAN REFORM PLANLARINA ONAY
Avro Alanı Maliye Bakanları, Yunanistan tarafından sunulan reform planlarını 24 Şubat 2015 tarihinde onayladı. Reform planlarının onaylanmasının ardından Avrupa Komisyonu, kredi anlaşmasının uzatılması için üye ülkelerdeki onay sürecinin başlatılabileceğini açıkladı.
Bilindiği üzere, 20 Şubat 2015 tarihinde Yunanistan ve Avro Alanı Maliye Bakanları arasında Yunanistan’ın kredi anlaşmasının dört ay uzatılmasına ilişkin uzlaşma sağlanmıştı. Sağlanan uzlaşmanın onaylanması için Yunanistan’ın Avrupa Komisyonu, Avro Alanı Maliye Bakanları Grubu ve IMF’ye detaylı bir reform planı sunması gerekiyordu.
Detayları kamuoyuna açıklanan plan kapsamında öne çıkan tedbirler şu şekilde sıralanıyor:
-Daha adil bir vergi sisteminin kurulması,
-Vergi kaçırma ile etkin mücadele,
-Yolsuzlukla mücadele,
-Yakıt ve tütün kaçakçılığı ile mücadele,
-Toplu sözleşmelere ilişkin reform,
-İnsani krizlerle mücadele için ev garantisi ve sigortasız işsizler için ücretsiz sağlık hizmet sunulması.
Konuyla ilgili açıklama yapan Avro Alanı Maliye Bakanları Grubu Başkanı Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem, yeni hükümetin reformlar konusunda ciddi olduğunu; ancak, planın detayları üzerinde anlaşmaya varmanın zaman alacağını kaydetti. Reform planının yeni bir mutabakat zaptı veya yeni bir anlaşma olmadığını kaydeden Dijsselbloem, kredi ertelemesinin detaylarının hazırlanmasının oldukça dikkat isteyen bir konu olduğunu belirtti. Troyka olarak adlandırılan Avro Alanı Maliye Bakanları Grubu, AMB ve IMF’nin reform planını onaylamasını takiben Yunanistan ve Troyka’nın Nisan ayının sonuna kadar reform listesinin detaylarını hazırlaması ve anlaşmanın koşullarına uygulanacak esnekliklere karar vermesi gerekiyor.
Seçim kampanyası döneminde kemer sıkma politikalarına son vereceği ve Troyka ile işbirliğine gitmeyeceği sözünü veren radikal sol parti Syriza’nın Avro Alanı Maliye Bakanları Grubu ile yeni bir reform planı üzerinde anlaşmaya varması parti içinde tepkilere neden oldu. Syriza üyesi AP Parlamenteri Manolis Glezos, anlaşmada ‘Troyka’ yerine ‘kurumlar’; ‘kreditörler’ yerine de ‘ortaklar’ kelimelerinin kullanılmasının içerikte bir değişiklik yaratmadığını söyledi ve Yunan halkının söz konusu anlaşmaya tepki göstermesi gerektiğini belirtti.
AVRUPA KOMİSYONU’NDAN ENERJİ BİRLİĞİ İÇİN TARİHİ ADIM
Jean-Claude Juncker Komisyonu’nun on temel önceliğinden birisi olarak ortaya koyulan Enerji Birliği’nin ana hatlarını belirleyen tebliğ, Avrupa Komisyonu tarafından 25 Şubat 2015 tarihinde açıklandı. Tebliğ “her Avrupalı için güvenli, sürdürülebilir, rekabetçi, erişilebilir enerji” sloganıyla yola çıkan Komisyon’un, güçlü bir Enerji Birliği oluşturmak için stratejik hedeflerini ortaya koyması açısından büyük önem taşıyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, mevcut koşullarda pek çok Avrupalının evlerini ısıtacak enerjiden mahrum kalma endişesi yaşadığına dikkat çekerek, Enerji Birliği’nin uzun vadede enerji alanında Avrupa’nın birlikte hareket etmesine hizmet edeceğini ifade etti. Juncker, Avrupa ekonomisini destekleyen enerjinin dayanıklı, güvenilir, güvenli, giderek artan oranda yenilenebilir ve sürdürülebilir olması gerektiğini dile getirdi. Avrupa Komisyonu’nun Enerji Birliği’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maros Sefkovic ise Enerji Birliği’ni Kömür ve Çelik Topluluğu’ndan bu yana en iddialı enerji projesi olarak tanımladı. Sefkovic, 28 üye ülkenin enerji pazarını tek bir çatı altında birleştirecek olan Enerji Birliği’nin Avrupa’yı ithal enerjiye daha az bağımlı hale getireceğini, büyüme ve istihdam yaratması gereken özel sektör için de daha güvenilir bir ortam oluşturacağını belirtti.
Komisyon tarafından açıklanan tebliğde AB’nin enerji politikası alanında üç temel önceliği olan arz güvenliği, sürdürülebilirlik ve rekabetçiliğe erişebilmek için beş destekleyici unsur sıralanıyor:
-Enerji güvenliği, dayanışma ve güven,
-Enerji iç pazarı,
-Enerji talebinin dengelenmesine katkı için enerji verimliliği,
-Ekonominin karbondan arındırılması,
-Araştırma, inovasyon ve rekabetçilik.
Enerji Birliği kapsamında öne çıkan konular ise şunlar:
-Enerji arz güvenliğinin sağlanması önceliği kapsamında özellikle tek bir tedarikçiye olan bağımlılığın azaltılması hedefleniyor. Bu kapsamda Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren Güney Gaz Koridoru’na ilişkin çalışmaların hızlandırılması vurgusu yapılıyor. Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Akdeniz doğalgaz havzasına da atıfta bulunuluyor.
-Dayanışma ilkesi kapsamında AB Üye Devletlerinin üçüncü ülkelerle doğalgaz ve enerji anlaşmalarının daha şeffaf hale getirilmesi öne çıkarılıyor.
-Üye Devletlerin sınırlarından enerji akışının sağlanması AB’nin üzerine inşa edildiği dört temel serbestiye adeta beşinci olarak ilave ediliyor. Enerji sektöründeki ayrıştırma ve enerji düzenleyicilerinin bağımsızlığı gibi alanlardaki mevcut kurallara mutlak suretle uyulmasının sağlanması, uyulmaması halinde gerekli yasal işlemlerin yapılması; daha entegre, daha yenilenebilir kaynaklardan beslenen bir elektrik piyasasının yeniden düzenlenmesi; enerji iç pazarına yönelik kamu müdahalelerinin gözden geçirilmesi, çevreye zararlı sübvansiyonların ortadan kaldırılması bu kapsamda ele alınıyor.
-Enerji verimliliğinin yeniden düşünülmesi ve enerji tasarrufu ile ortaya çıkan kaynağın diğer kaynaklarla eşit muamele görmesi gündeme alınıyor.
-Düşük karbon toplumuna geçiş için yerel düzeyde üretilen enerjinin şebekeye aktarımının sağlanması, gelecek nesil yenilenebilir teknolojilerin üretilmesi ve elektro hareketlilik ile AB’nin teknolojik liderliğinin desteklemesi öncelikli konular olarak sıralanıyor.
Komisyon tarafından Enerji Birliği’ne ilişkin tebliğe ve konu hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşılabilir.