AB GÜNCEL » 2015 » OCAK | İKV - İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

AB KONSEYİ DÖNEM BAŞKANLIĞI’NI LETONYA DEVRALDI

Letonya, 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle altı ay sürecek AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı İtalya’dan devraldı. 2004 yılında AB üyesi olan Letonya, üyeliğinin 10’uncu yılını tamamladığı dönemde bu görevi ilk kez üstleniyor.

Letonya Dönem Başkanlığı’nın öncelikleri özellikle Üçlü Program’ın (Trio) önceliklerine paralel olarak sunuluyor. Bilindiği gibi, AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nda, Aralık 2011 tarihinde başlatılan Üçlü Program ile üçlü dönem başkanlığı sistemine geçildi. Söz konusu program mali istikrar, ekonomik büyüme, iş imkânlarının artırılması, Tek Pazar’ın derinleştirilmesi ve dijital gündem üzerinden yenilikçi reformların artırılmasını amaçlıyor. Bu kapsamda ilk Trio’yu, İrlanda-Litvanya-Yunanistan, oluştururken; ikinci Trio’yu, İtalya, Letonya ve Lüksemburg oluşturdu.

Rekabetçi, Dijital ve Katılımcı Bir Avrupa

30 Haziran 2015 tarihine kadar sürecek Letonya Dönem Başkanlığı’nın öncelikleri özellikle Avrupa 2020 Stratejisi’ne paralel olarak, AB’nin küresel rekabet ortamına adapte olması, işsizlik gibi yapısal sorunun AB genelinde azaltılması ve istikrarlı bir ekonomik büyümenin sağlanması için atılacak stratejik adımları içeriyor. Ayrıca uluslararası kriz bölgelerinde ve diğer sorunlarda AB’nin küresel rolünün artırılması önemle vurgulanıyor. Buna göre, Letonya’nın Dönem Başkanlığı süresince AB’nin gündemi, üç temel başlık üzerinden hazırlandı. Bunlar;

-Büyümenin ve istihdamın artırılması için rekabetçi bir Avrupa;

-Avrupa ekonomisinin dijital potansiyelinin artırılması ve bu bağlamda dijital Tek Pazar Avrupası’nın yaratılması;

-AB’nin küresel rolünün sağlamlaştırılması temelinde katılımcı bir Avrupa.

Juncker’in Yatırım Planı

Riga’nın altı aylık dönemdeki önemli çalışma alanlarından biri de Avrupa Komisyonu’nun Yatırım Planı’nın hayata geçirilmesi olacak. Letonya Başbakanı Laimdota Straujuma ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile dönem başkanlığı öncelikleri üzerinde yapılan 18 Aralık 2014 tarihli görüşmede, 3,5 yıl için öngörülen Yatırım Planı, Komisyon Başkanı Juncker tarafından AB için stratejik bir mekanizma olarak tanımlandı. Plan, uyum politikalarıyla birlikte yürütülecek olup, mevcut kurallar yanında ek altyapı yatırımlarını teşvik edici özelliğe sahip. Plan ile AB’nin küresel rekabet ortamına adapte olması ve ekonomik büyümede kısa vadede olumlu sonuçlar alınması hedefleniyor. Yatırım paketi dâhilinde AYB işbirliğinde oluşturulacak ve toplamda 21 milyar avroya sahip yeni bir mekanizma olarak Avrupa Stratejik Yatırım Fonu devreye sokulacak. Letonya Başbakanı Straujuma ayrıca yeni dönem STA’lar ve TTYO müzakerelerine ara verilmeden devam edileceği mesajını da verdi. 

Enerji güvenliği, temel haklar ve bölgesel konular

Temel öncelikler dışında Riga’nın gündemi, Avrupa Konseyi’nin “Beş Yıllık Strateji Gündemi” kapsamında ele alınacak olan AB vatandaşlarının korunması, iklim değişikliği, enerji birliği, özgürlük, güvenlik ve adalet konularını ilgilendiren çalışmalara ağırlık verecek.

“Enerji” alanında AB genelinde enerji birliğinin kurulması konusu, Riga’nın gündeminde önemli bir yere sahip olacak. Stratejik yatırımların, enerjide tedarik yollarının çeşitlendirilmesi ve enerji güvenliğinin sağlanmasına yönelik önlemler üzerinden ele alınması öngörülüyor.

Bölgesel kriz konularında zorlu bir dönemde başkanlığı devralan Letonya’nın bu alandaki önceliklerinin özellikle Rusya-AB ilişkileri üzerinden gündeme alınması bekleniyor. Letonya Dönem Başkanlığı sırasında, özellikle son dönem kriz bölgelerinden Ukrayna-Kırım hattındaki gelişmelerin, AB-Rusya ilişkilerine olan etkisi güncelliğini koruyor. Rusya’ya yönelik ilişkilerde gerek AB gerekse kendi ülkeleri nezdindeki tutumlarının yapıcı olacağını vurgulayan Letonya’nın Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics, mevcut yaptırımların Rusya’nın tutumuna bağlı olarak tekrar gözden geçirilebileceğini belirtti.

Türkiye’nin AB Üyelik Müzakereleri

Letonya’nın, Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen üye ülkelerden biri olması büyük önem taşıyor. Bilindiği gibi, Üçlü Program’ın 18 aylık çalışma programında demokrasi, barış ve güvenlik konularının teminatı için çalışılacağı önemle belirtiliyor. Üçlü Program’da, Türkiye ile devam eden üyelik müzakerelerinin sıcak tutulmasına ve Batı Balkanlara yönelik ileriye dönük ilişkilerin geliştirilmesine “stratejik” vurgu yapılıyor. Ayrıca AB’nin Türkiye’deki hukukun üstünlüğü ve temel hak ve özgürlükler alanında reform çalışmalarına ve Müzakere Çerçeve Belgesi’nin şartlarını yerine getirmesinde Türkiye’ye destek verileceği belirtiliyor.

Çalışma Programında ayrıca, Kıbrıs meselesinin müzakerelerde kilit öneme sahip olacağı ve AB tarafından çözüme yönelik atılacak adımlar konusunda Türkiye’ye teşvik sağlanacağı açıklanıyor. Özellikle “Ekonomi ve Parasal Birlik” faslının açılması Riga’nın gündeminde olması bekleniyor. 

Letonya AB Konseyi Dönem Başkanlığı hakkında daha detaylı bilgilere, Dönem Başkanlığının resmi sitesi olan https://eu2015.lv/ internet adresinden ulaşılabilir.

18 aylık Üçlü Program detaylarına ise  buradan ulaşılabilir.

AVRO ALANI’NIN YENİ ÜYESİ LİTVANYA

Litvanya 1 Ocak 2015 tarihi itibariyle Avro Alanı’nın 19’uncu üyesi oldu. 1 Ocak 2011 tarihinde Estonya, 1 Ocak 2014 tarihinde ise Letonya’nın Avro alanına üye olmasıyla birlikte tüm Baltık ülkeleri söz konusu alana dâhil olmuş oldu.

Lita’dan vazgeçen Litvanya’nın Başbakanı Algirdas Butkevicius, avro para biriminin ülkesine hem siyasi, hem de ekonomik çalışma alanına farklı bir boyut katacağını ve bu gelişme ile AB’ye daha da yakınlaşıldığını ifade etti. 21 Ocak 2013 tarihinde Avro Grubu Başkanı olarak göreve başlayan Hollanda’nın Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem ise konuya ilişkin açıklamasında, Litvanya’nın Avro Alanı’na dâhil olmasıyla birlikte AB’nin ekonomik konularında daha fazla söz sahibi olacağını belirtti. Litvanya’nın, ekonomik kriz sonrası dikkat çeken bir toparlanma evresi yaşadığını hatırlatan Dijsselbloem, yeni dönemde gerek Litvanya gerekse AB için yeni fırsatlar doğacağına inandığını kaydetti.

Üç milyonluk nüfuslu Litvanya’nın 2014 yılında yüzde 2,9 oranındaki ekonomik büyümesinin, 2015 yılında yüzde 3,5 oranına yükselmesi öngörülüyor. 7 Ocak 2015 tarihli Eurostat verilerine göre, 18 üyeli Avro Alanı’nın Kasım 2014 işsizlik oranı yüzde 11,5 olurken; Estonya 6,6, Letonya yüzde 10,7 ve Litvanya yüzde 9,4 işsizlik oranı ile 2014 yılını tamamladı.

Bilindiği üzere, bir üye ülkenin avroya geçişi için bütçe açığının GSYİH’ye oranının yüzde 3’ü aşmaması, kamu borçlarının GSYİH oranının yüzde 60’ı geçmemesi ve enflasyonun AB’de en düşük orana sahip üç ülkenin ortalamasından 1,5 puandan fazla olmaması şartlarını içeren Maastricht kriterlerini karşılaması bekleniyor.

Hâlihazırda Üye Devletlerden Danimarka, İsveç, İngiltere, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti Avro Alanı’na dâhil değil. Bunların içerisinden sadece İngiltere ve Danimarka’nın Maastricht Anlaşması’na koydukları çekinceler nedeniyle, Avro Alanı’na girme zorunluluğu bulunmuyor. 

CHARLIE HEBDO DERGİSİNE DÜZENLENEN SALDIRIDA, 12 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Fransa’da mizah dergisi Charlie Hebdo’ya 7 Ocak 2015 tarihinde üç kişi tarafından düzenlenen saldırıda, aralarında editör Stéphane Charbonnier ve 3 karikatüristin de dâhil olduğu 12 kişi hayatını kaybetti, 10 kişi yaralandı. Silahlı saldırıyı gerçekleştiren üç kişinin kimlikleri kısa sürede tespit edilirken, saldırıyı üstlenen bir örgüt olmadı. Olaydan sonra Fransa’da terör alarmı en üst seviyeye çıkarırken ülkede ulusal yas ilan edildi. Ulusal yasın sürdüğü 8 Ocak 2015 günü Paris’te polis ekibine düzenlenen silahlı saldırıda ise bir polis hayatını kaybetti. 9 Ocak 2015 tarihinde ise, saldırıyı gerçekleştiren 3 saldırgan düzenlenen operasyonlar ile ele geçirildi. Paris’e yakın düzenlenen bir operasyonda ise, saldırganların rehin aldığı 4 kişi hayatını kaybetti. 

Charlie Hebdo dergisine düzenlenen saldırı Avrupa ve dünya basınında büyük yankı uyandırırken, söz konusu terör eylemi ifade ve basın özgürlüğüne yönelik bir saldırı olarak değerlendirildi.Saldırı, ifade ve basın özgürlüğünün sınırları tartışmalarının yanı sıra, Avrupa’da yükselmekte olan göçmen karşıtlığı, aşırı sağın yükselişi, artan radikalleşme tehdidi, Avrupa vatandaşı yabancı savaşçılar sorunu, terörle mücadelede özgürlük ve güvenlik dengesinin korunması, Avrupa ülkelerinin Ortadoğu ve özellikle Suriye politikaları gibi pek çok tartışmayı tekrar gündeme getirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande da saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada olayın bir terör saldırısı olduğunu ve hiçbir “barbar eylemin gücünün ifade özgürlüğünü engellemeye yetmeyeceğini” söyledi.  Hollande ayrıca, terör eyleminin bütün Müslümanlara mâl edilmemesi gerektiğini özellikle vurguladı.

Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıya ilişkin olarak AB liderlerinden de kınama mesajları geldi. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, saldırıyı “vahşi ve kabul edilemez bir barbarlık” olarak değerlendirdi. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ise, “Bu olay temel değerlerimize ve demokrasimizin direği olan ifade özgürlüğüne yönelik acımasız bir saldırıdır. Terörle mücadele her alanda tüm hızıyla devam etmelidir” ifadelerini kullandı.

Almanya Şansölyesi Angela Merkel, saldırıyı basın ve ifade özgürlüğüne bir darbe olarak nitelendirirken;  İngiltere Başbakanı David Cameron, terörle mücadele ve basın özgürlüğünü korumada Fransa halkının yanında olduklarını kaydetti. ABD Başkanı Barack Obama ise saldırıya ilişkin açıklamasında “teröristlerin adalet önüne çıkarılması için her türlü yardımın sağlanacağını” ifade etti.

Konuya ilişkin Türk yetkili makamlarından da açıklamalar yapıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan saldırıyı şiddetle kınarken “Paris’te yaşandığı türden terör saldırıları, farklılıklara tahammülsüzlüğün ve nefret söylemlerinin yol açtığı gerginlikler, dini ve kültürel farklılıkları düşmanlık gerekçesi olarak sunma girişimleri karşısında hepimizin ortak tavır sergilemesi büyük önem taşımaktadır” dedi. Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, gerekçesi ne olursa olsun her türlü teröre ve şiddete karşı en açık ve net tavrı Türkiye'nin aldığını söyledi. Davutoğlu ayrıca, “kültürel barışın ve karşılıklı saygının egemen olduğu, terörün olmadığı bir döneme geçilmesi konusunda küresel bir işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, Avrupa'da gözlemlenen ırkçılık ve İslamofobiyle Paris'te yaşanan terör eylemlerinin birbirini tetiklediği uyarısında bulundu. AB Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır da açıklamasında, saldırının Türkiye’nin uzun süredir dile getirdiği radikalizme yönelik gelişmelerin nelere mal olabileceğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.

Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırıya ilişkin İKV tarafından yayımlanan açıklamaya buradan ulaşılabilir.

TTYO KAPSAMINDA ISDS’YE İLİŞKİN KAMU İSTİŞARESİNİN SONUÇLARI AÇIKLANDI

AB ve ABD arasında yürütülen TTYO müzakereleri kapsamında, yatırımcılarla ilgili devlet kurumları arasındaki uyuşmazlıkların halli mekanizmasına (Investor-to-State Dispute Settlement – ISDS)  ilişkin maddenin TTYO’ya dâhil edilmesi, özellikle sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler tarafından eleştiriliyor. Bu tepkiler karşısında Avrupa Komisyonu,  ISDS maddesinin anlaşmaya eklenmesi konusunda bir karara varabilmek için 2014 yılında bir kamu istişare süreci yürüttü. Bu süre zarfında, ISDS’ye ilişkin konuların askıya alınması yönünde karar alındı.

Avrupa Komisyonu, 13 Ocak 2015 tarihinde söz konusu istişarenin sonuçlarını açıkladı. 150 bin kişinin katılımıyla gerçekleşen istişare sürecinde görüşlerini paylaşan sivil toplum örgütlerinin başında iş dünyası kuruluşları, ticaret odaları, tüketici grupları geliyor. İstişare sürecinde katılımın en yüksek olduğu AB üye ülkelerinin başında ise İngiltere, Avusturya ve Almanya geliyor.

Kamu istişare sürecinde elde edilen sonuçlar, AB çapında genel anlamıyla TTYO, yatırımların korunması ve ISDS konularında ciddi kaygılar duyulduğunu ortaya çıkardı. Özellikle şu endişe duyulan hususlar şu şekilde sıralandı:

- Devletlerin egemenlik hakkının korunması;

- Tahkim komisyonunun kuruluşu ve işleyişi;

- Ulusal yasal düzenlemeler ve ISDS arasındaki bağlantı;

- ISDS kararlarının temyiz yoluyla hukuka uygunluğunun gözden geçirilmesi.

Avrupa Komisyonu’nun TTYO müzakerelerine yönelik politika önerileri sunmadan önce AB üye ülkeleri, AP ve sivil toplum örgütleri ile kapsamlı bir şekilde bu konuları tartışması öngörülüyor. Bu tespit doğrultusunda, Avrupa Komisyonu tarafından, 2015 yılının ilk çeyreğinde, TTYO kapsamında yatırımların korunması ve ISDS’ye ilişkin, ilgili tüm paydaşlar ile birlikte danışma toplantıları düzenlenmesi öngörülüyor.

Söz konusu rapora buradan ulaşılabilir.

ADALET VE İÇİŞLERİ BAKANLARI KONSEY TOPLANTISI VE YENİ AB DÜZENLEMELERİ

Charlie Hebdo’ya yönelik saldırının olaylarının ardından, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un terörle mücadelenin Konsey’in önceliği olacağını vurgulayan açıklamalarıyla birlikte, AB’de adalet ve içişleri alanında önemli gelişmeler yaşandı. Tusk özellikle, tehlike teşkil edebilecek kişilerin ülkeler arası hareketliliğini saptayabilecek PNR (Passenger Name Record) sistemi üzerine çalışmaların yoğunlaştırılmasını talep etti.

11 Ocak 2015 tarihinde Paris’te terörle mücadele gündem maddesiyle toplanan AB İçişleri Bakanları ile Avrupa Komisyonu’nun Göç ve İçişlerinden Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopulos, iç güvenliğe ilişkin yeni yol haritasının, 19 Ocak tarihli Dış İlişkiler Konsey Toplantısı ve 29 Ocak tarihinde gerçekleşecek AB İçişleri Bakanları’nın gayrı resmi toplantısının ardından açıklanacağını belirtti. Öte yandan, önümüzdeki dönemde Schengen Alanı’nın güçlendirilmesi konusu üzerinde durulacağı vurgulandı. Gizlilik ve güvenlik dengesi ekseninde süren PNR tartışmaları da ana gündem maddeleri arasında yer aldı.

2015 yılı öncelikleri ve son dönemde yaşanan gelişmeler ışığında, sınır ötesi ihtilaflar ve şiddet mağdurlarının korunmasına ilişkin yeni AB düzenlemeleri yürürlüğe girdi. Sınır ötesi ihtilaflara ilişkin olarak, medeni hukuk ve ticaret hukuku davaları 10 Ocak 2015 tarihinden itibaren kişilere ve kurumlara maddi külfet oluşturan işlemlerden arındırılmış şekilde gerçekleştirilebilir hale geldi. Böylece sınır ötesi açılan davalara ilişkin yeni düzenlemeyle birlikte, AB çapında senelik 48 milyon avro tasarruf elde edilmesi bekleniyor. 11 Ocak 2015 tarihinde şiddet mağdurlarının korunmasına yönelik yürürlüğe giren düzenlemeler ise şiddet mağdurlarının, diğer AB ülkelerinde koruma altına alınabileceklerini öngörüyor. Söz konusu düzenleme ile birlikte, bir AB ülkesinde geçerli olan koruma kararları diğer AB ülkelerinde eskisine göre daha kolay şekilde uygulanır hale geldi.

2015, AB KALKINMA YILI OLARAK İLAN EDİLDİ

2015 yılı “Bizim dünyamız, bizim onurumuz, bizim geleceğimiz” sloganıyla ‘Avrupa Kalkınma Yılı’, ilan edildi. Bilindiği üzere, 2015 yılının kalkınma yılı olarak ilan edilmesi girişimi, AB vatandaşlarını AB’nin kalkınma ve işbirliği politikasına ilişkin bilgilendirmek ve kamuoyunun katılımını güçlendirmek amacıyla Letonya’da bir sivil toplum örgütü tarafından geliştirilmişti. Aynı zamanda 2015’in Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne (Millennium Development Goals – MDGs) ulaşmak için hedef yıl olarak belirlenmiş olması da, 2015’in kalkınma yılı olarak ilan edilmesinde önemli bir rol oynadı.

Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen 2015 Avrupa Kalkınma Yılı’nın açılış törenine AB yetkilileri ve sivil toplum temsilcileri büyük ilgi gösterdi. Açılış töreninde konuşma gerçekleştiren Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, temel haklara saygı konusunda atılması gereken birçok adımın olduğunu hatırlatırken, Avrupa Komisyonu’nun dünyanın yoksul bölgelerine destek olmaya devam edeceğini ifade etti. Böylece, 2015 yılı sonrasındaki programın amaçlarının da yoksulluğun azaltılması, doğanın korunması, barış ve insan haklarına saygı ekseninde belirlendiğini kaydeden Juncker,  tüm bu amaçların hâlihazırda da gözetildiğini sözlerine ekledi. Juncker aynı zamanda, tüm AB vatandaşlarına bu amaçların gerçekleştirilmesine katkı sağlamaları yönünde çağrıda bulundu. 

YUNANİSTAN SEÇİMLERİNİN GALİBİ SYRIZA OLDU

Yunanistan’da 25 Ocak 2015 tarihinde gerçekleştirilen erken seçimlerin galibi resmi olmayan sonuçlara göre oyların yüzde 35’ini alan Radikal Sol Koalisyon (Syriza) oldu. Bilindiği üzere, 29 Aralık 2014 tarihinde Yunanistan Parlamentosu’nda yapılan üçüncü ve son tur oylamada milletvekilleri tarafından Cumhurbaşkanlığı için bir isim belirlenememişti. Bunun üzerine, Yunanistan Anayasası’nın öngördüğü şekilde Başbakan Antonis Samaras 25 Ocak 2015 tarihinde erken seçime gidileceğini açıklamıştı. Avrupa gündemini sarsan ve herkes tarafından merakla beklenen seçimin kazananı da, kamuoyu yoklamalarının işaret ettiği şekilde kurtarma paketi karşıtı Syriza oldu. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından ilk konuşmasını gerçekleştiren Syriza Lideri Aleksis Tsipras, seçim sonuçlarının Yunan halkının ‘kurtarma paketi zincirini kırdığının’ bir göstergesi olduğunu ifade etti.

2009 yılında yapılan seçimlerde oyların yalnızca yüzde 4,6’sını alan; ancak, erken seçimlerde oy oranını yüzde 35’e yükselten Syriza’nın yükselişindeki en önemli nedeni, AB-İMF-AYB kurtarma paketleri kapsamında hayata geçirilen kemer sıkma politikalarına karşı Yunan kamuoyunda büyüyen tepki. Aleksis Tsipras tarafından 15 Eylül 2014 tarihinde açıklanan parti programının temeli de kemer sıkma politikalarını reddetme üzerine kurulu. Syriza’nın parti programı kapsamında:

-Yunanistan’ın borçlarının geri ödenmesinde faiz oranlarının yeniden görüşülmesi ve vadelerinin uzatılması;

-Asgari ücretin 751 avro seviyesine yükseltilmesi;

-Yüzde 25 olan işsizlik oranının düşürülmesi ve 300 bin yeni istihdam alanının yaratılması;

-Vatandaşların bankalara ödeyemediği borçların silinmesi;

-Ücretsiz sağlık hizmetinin iyileştirilmesi;

-Emekli maaşlarının iyileştirilmesi için 13 milyon avroluk planın devreye sokulması öngörülüyor.

Yunanistan seçimlerine ilişkin İKV tarafından yayımlanan bilgi notuna buradan ulaşılabilir.  

AMB TAHVİL ALIM PROGRAMINI BAŞLATTI

Avrupa Merkez Bankası (AMB) piyasaların uzun zamandır beklediği tahvil alım programını 15 Ocak 2015 tarihinde açıkladı. AMB söz konusu program ile Avro Alanı’nda tarihi seviyelerde düşük seyreden enflasyonun canlandırılarak yüzde 2’ye doğru yükseltilmesi ve AB ekonomisinin destelenmesi amaçlanıyor. Alınan önlemler ile durgunluk riski taşıyan Avro Alanı ekonomisinin harekete geçirilmesi ve deflasyon riskinin ortadan kaldırılması hedefleniyor. AMB’nin uygulayacağı varlık alım programının uzun vadede üye ülkelerin mali koşullarında iyileşme sağlaması, tüketiciler ve şirketler açısından finansmana erişimi daha ucuz hale getirmesi öngörülüyor. Bunun da yatırımlar ve tüketimde artış sağlaması bekleniyor.

AMB,  yeni tahvil alım programını Avro Alanı üye ülke hükümetleri, kurumlar ve ajanslarını kapsayacak şekilde genişletti.  Mart 2015’te başlayacak program ile Eylül 2016'ya kadar, her ay 60 milyar avro tutarında menkul kıymet alımı yapılması ve enflasyonda sürdürülebilir bir seviye sağlanana kadar menkul kıymet alımlarına devam edilmesi öngörülüyor.

Önceki programların tamamlayıcısı niteliğinde olan yeni program ile varlık alımlarında üye ülke merkez bankalarının AMB sermayesindeki payı esas alınacak. Programın uzun vadede yaratacağı en önemli gelişmenin ise AB’de büyümeyi teşvik etmesi olması amaçlanıyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi de yaptığı açıklamada tüm üye ülkeleri büyüme yanlısı mali politikalar uygulanması için mevcut imkânları kullanmaya çağırdı.

Konuya ilişkin İKV Başkanı Ömer Cihad Vardan tarafından yapılan açıklamaya buradan ulaşılabilir. 

AB DIŞİŞLERİ KONSEYİ TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

19 Ocak 2015 tarihinde 2015 yılının ilk Dışişleri Konseyi Toplantısı AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini başkanlığında Brüksel’de gerçekleştirildi. AB Dışişleri Bakanlarının gündeminde Paris’teki terör saldırıları, terör örgütü Boko Haram’ın Nijerya’da iki binden fazla kişiyi öldürdüğü olaylar, terörle mücadele ve AB-Rusya ilişkilerinin geleceği vardı.

Terörle Mücadele

Yüksek Temsilci Mogherini, Konsey Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, terörle mücadele alanında birlikte çalışılması gerektiği konusunda ciddi bir farkındalık oluştuğunun altını çizdi.

Konsey Toplantısı’nda güvenlik boyutunda koordinasyonun artırılması kararını aldıklarını kaydeden Mogherini Türkiye, Arap ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleriyle işbirliğini ve istihbarat paylaşımını artıracaklarını ifade etti.

Mogherini, Arap Ligi başta olmak üzere Arap ve Akdeniz ülkeleriyle mevcut ikili ve çok taraflı işbirliğinin düzeyini artırma kararı aldıklarını duyurdu. Arap Ligi Genel Sekreteri ile terörle mücadelede daha düzenli işbirliği alanında bir mutabakat zaptı imzaladıklarını açıklayan Mogherini, ilk aşamada Mısır, Yemen, Cezayir ve Körfez ülkeleriyle terörle mücadeleye ilişkin projeler üzerinde çalışmaya hazırlandıklarını belirtti. Terörle mücadele alanında işbirliğinin yalnızca Arap Ligi ülkeleriyle sınırlı kalmayacağını belirten Mogherini, Afrika ile ilgili olarak daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladıBir an önce hayata geçirilebilecek somut önlemlere değinen Mogherini, ilgili ülkelerdeki AB Delegasyonlarında güvenlik ataşelerinin görevlendirilmesi ve Arapça konuşan halklarla iletişimin artırılması gerektiği konusu üzerinde durdu.

Rusya

AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’ndan Rusya ile ilişkiler konusunda resmi bir karar çıkmadı. Yüksek Temsilci Mogherini, süresi dolan ilk yaptırımlar konusunda kararın verileceği Mart ayında gerçekleştirilecek AB Liderler Zirvesi öncesinde, AB Dışişleri Bakanlarına konuya ilişkin bir rapor sunduğunu belirtti. AB’nin Rusya’ya yönelik politikasını aynı çizgide sürdürdüğünü kaydeden Mogherini, AB üye ülkelerinin Rusya konusunda ortak bir tutum belirlediğinin altını çizdi.

Rusya ile teknik düzeyde diyaloğun geliştirilebileceği sektörler üzerinde duran Mogherini, enerji alanında son birkaç aydır süren diyaloğun devam edeceğini kaydetti. Mogherini ayrıca, Rus makamlarından ziyade Rus halkının AB ile ilişkisini geliştirecek alanların belirlenmesi için de ek adımlar atılabileceği sinyalini verdi.

19 Ocak 2015 tarihli AB Dışişleri Konseyi Toplantısı hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşılabilir.

AB DIŞİŞLERİ BAKANLARI UKRAYNA GÜNDEMİYLE TOPLANDI

AB Dışişleri Bakanları 29 Ocak 2015 tarihinde, Ukrayna’nın Mariupol kentinde gerçekleşen saldırının ardından AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin çağrısı üzerine AB Dışişleri Konseyi Olağanüstü Toplantısı’nda bir araya geldi. Mariupol’de gerçekleşen saldırıyı, Donetsk ve Luhansk’ta çatışmaların tırmanmasını kınadıklarını dile getiren AB Dışişleri Bakanları, Rusya’yı Minsk Anlaşmaları’ndaki taahhütlerini yerine getirmeye çağırdı.

AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda, AB’nin Ukrayna’da çözüm için yeni bir siyasi ivmeye yol açacak her türlü diplomatik çabayı aktif şekilde destekleyeceği vurgulandı. Minsk Anlaşmaları’nın uygulanmasının Ukrayna’nın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı gösteren sürdürülebilir bir siyasi çözümün bulunması için temel oluşturduğunun altını çizen AB Dışişleri Bakanları, Minsk Anlaşmaları’nın görüşmelerin merkezinde kalması gerektiğini kaydetti.

Yüksek Temsilci Mogherini, Konsey Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, yaptırımların amacının Rusya üzerindeki baskıyı artırarak Kremlin’in olumlu adımlar atmasını sağlamak olduğu söyledi. AB Dışişleri Konseyi, Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü hedef alan eylemleri nedeniyle 132 kişi ve 28 kuruluşu kapsayan mevcut yaptırımların süresini, Eylül 2015 tarihine kadar uzatma kararı aldı. Bunun yanında 9 Şubat 2015 tarihinde gerçekleşecek AB Dışişleri Konseyi Toplantısı’nda karara bağlanmak üzere, yaptırımlar listesine yeni isimlerin eklenmesine ilişkin bir teklif hazırlanmasına karar verildi. AB Dışişleri Konseyi ayrıca Avrupa Komisyonu ve Avrupa Dış İlişkiler Servisi’ni (EEAS) Minsk Anlaşmaları’nın acil ve kapsamlı bir şekilde uygulanması için AB tarafından uygulanabilecek eylemleri ortaya koyan bir hazırlık çalışması yapmakla görevlendirdi.

AB Dışişleri Konseyi’nin 29 Ocak 2015 tarihli olağanüstü toplantısına ilişkin karar metnine buradan ulaşılabilir.

ADALET VE İÇİŞLERİ KONSEYİ GAYRİ RESMİ TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ

29-30 Ocak 2015 tarihlerinde AB üye ülke Adalet ve İçişleri Bakanları, AB Dönem Başkanı Letonya’nın ev sahipliğinde Riga’da Adalet ve İçişleri Konseyi Gayri Resmi toplantısı için bir araya geldi. İlgili bakanlar terörle mücadele kapsamında alınacak yeni tedbirleri masaya yatırdı. Bilindiği üzere Ocak ayı başında Paris’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yönelik saldırı ve sonrasında yaşananlar AB’yi, iç ve dış sınırlarında güvenliğe ilişkin politikalarını yeniden gözden geçirmeye itmiş; saldırılardan hemen sonra Paris’te bir araya gelen AB üye ülke İçişleri Bakanları, terörle mücadele kapsamında bazı alanda çalışmalara hız verme kararı almıştı.

Adalet ve İçişleri Konseyi Gayri Resmi toplantısının birinci günü sonrasında yapılan “Riga Ortak Açıklaması” başlıklı bildiride Bakanlar, Avrupa çapında terörle etkin mücadele kapsamında AB’nin adımlarını sıklaştıracağı alanlara ilişkin somut eylemleri sıraladı. Bu çerçevede AB’nin terörle mücadele stratejisindeki yeni gündemini:

-Ortak bir AB PNR uygulamasının oluşturulması,

-AB’ye giriş ve çıkışlara ilişkin etkin bilgi paylaşımının sağlanması,

-Ateşli silahların dolaşımına ilişkin verilerin daha etkin paylaşımı ve

-Radikalleşme ile mücadele kapsamında sosyal medyanın daha etkin takip edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması oluşturuyor.

Ortak açıklama ile netlik kazanan ve Adalet ve İçişleri Konseyi’nde görüşülen bu konuların 12 Şubat 2015 tarihinde, olağanüstü terör gündemi ile toplanacak AB Liderler Zirvesinde, üye ülke Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından da ele alınması ve karar bağlanması bekleniyor. Öte yandan Bakanlar, “iç güvenlik eylem planının” en geç Nisan ayının ortalarına kadar yayımlanması doğrultusunda Komisyon çalışmalarının hızlandırılması çağrısında bulundu.  Ayrıca radikal yaklaşımların internet üzerinden yayılmasını engellemeye yönelik olarak; Google, Twitter gibi büyük ölçekli şirketlerle işbirliğine gidilmesi de gündeme getirildi.

Üye devletlerin karşılıklı bilgi paylaşımının ve Europol’ün etkinliğinin artırılması kararına varılan toplantının ana gündem maddelerinin başında Ortak bir AB PNR uygulaması tartışmaları geldi. Bilindiği üzere, ortak PNR sistemi teklifi, önceki senelerde de AB’nin gündeminde yer almış fakat AP tarafından özel hayatın gizliliği temelli sebeplerle engellenmişti. Basına yansıdığı üzere 29 Ocak tarihli toplantıda ortak PNR sistemine yönelik yaklaşımlar olumluydu.

Gayri Resmi Toplantı’nın 30 Ocak 2015 tarihindeki ikinci bölümünün ana gündem maddesi, suçla mücadelede yüksek seviye veri güvenliğini garanti altına alan yeni bir yönetmeliğin oluşturulmasıydı. Yönetmelik, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde kolluk güçlerinin, ilgili verilerin kontrolünü etkin bir şekilde sağlayabilmesine yönelik kuralları içeriyor. Öte yandan toplantıda tartışıldığı üzere suçla mücadele dışında kalan konuların tamamında, tasarı halindeki Veri Güvenliği Tüzüğü’nün geçerli kılınması planlanıyor.

30 Ocak tarihli toplantıların bir diğer ana gündem maddesi, Ortak Dijital Pazar’ın oluşturulabilmesi için günümüzde varlığını devam ettiren sorunların nasıl aşılacağıydı. Bu bağlamda, e-ticarete ilişkin AB çapında geçerli düzenlemelerin daha anlaşılır ve kullanışlı hale getirilmesi kararına varıldı. Avrupa Komisyonu’nun Adalet, Tüketici ve Cinsiyet Eşitliğinden Sorumlu Üyesi Vera Jourova’nın ifade ettiği üzere, AB’de internet üzerinden alışveriş yapan tüketicinin sadece yüzde 15’i diğer AB ülkelerinden ve yüzde 5’i üçüncü ülkelerden alışverişini gerçekleştiriyor. Jourova’ya göre, AB tüketicileri internet üzerinden alışverişlerini daha etkin şekilde sürdürebilseydi 2014 yılında 11,7 trilyon avro tasarruf sağlanabilecekti.

30 Ocak tarihli toplantılarda, adalet alanında belirlenen beş öncelik ise şöyle:

-Anti-semitizm, Müslüman düşmanlığı ve yabancı düşmanlığı ile mücadeleye yönelik düzenlemelerin güçlendirilmesi;

-EUROJUST ve EUROPOL arasındaki işbirliğinin artırılması;

-Radikalleşmenin önüne geçilmesi;

-Kara paranın Aklanmasının Önlenmesi Yönergesi aracılığıyla terörün finansmanının önlenmesi;

-Adli ve cezai meselelerde yüksek seviyede veri güvenliği sağlamaya yönelik yeni bir veri güvenliği yönetmeliğinin oluşturulmasıydı.

Konuya ilişkin İKV Başkanı Sayın Ömer Cihad Vardan’ın ve İKV Genel Sekreter Yardımcısı ve Araştırma Müdürü Melih Özsöz’ün değerlendirmelerine buradan ulaşılabilir.

https://www.ikv.org.tr/ikv.asp?id=694