GÜNDEMDEN » 2021 » İKV’DEN BREXIT SONRASI YENİ DÖNEM VE AB KONULU TOPLANTI | İKV - İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

İKV, 11 Ocak 2021 tarihinde “Brexit Sonrası Birleşik Krallık ile Yeni Dönem ve AB” başlıklı bir webinar gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü İKV Genel Sekreter Yardımcısı M. Gökhan Kilit'in yaptığı webinarın açış konuşmasını İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu gerçekleştirdi. Zeytinoğlu, belirsizliğin AB ile Birleşik Krallık arasında varılan anlaşma ile sonuçlanmasından ve sert Brexit’in önlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ancak AB-Birleşik Ticaret ve İşbirliği Anlaşması’nın Birleşik Krallık’ın milli gelirinde %6,4 kayba yol açabileceğini ifade etti. Anlaşma ile özerk bir ilişkinin oluşturulmasının yanı sıra 29 Aralık 2020’de AB ile Türkiye arasında imzalanan STA’nın da oluşacak ek maliyetleri önlediğini belirtti. Söz konusu STA’nın Birleşik Krallık’ın beşinci ticaret anlaşması ve Brexit’ten sonra gerçekleşen ilk ticaret anlaşması olduğuna dikkat çekti. Yapılan STA’nın Türkiye için önemli bir fırsat olduğunu ileri süren Zeytinoğlu, anlaşmanın iki yıl içinde revize edilmesiyle birlikte birçok alana genişletilmesinin söz konusu olduğunu ve ekonomik iş birliğinin en üst düzeye taşınacağını ekledi. Vize serbestisi konusunda da umutlu olan İKV Başkanı, 25-26 Mart 2021 tarihlerinde gerçekleşecek AB Konseyi Zirvesi’nin AB ile olan ilişkileri fırsata dönüştürme noktasında kritik önem taşıdığını ve Türkiye’nin de bu irade doğrultusunda adım atması gerektiğini belirterek sözlerini noktaladı.

Panelin ilk konuşmacısı Ticaret Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Elif Gürsoy, belirsizliğin kaybolmasının memnun edici olduğunu ve son birkaç ayın Türkiye açısından büyük önem teşkil ettiğini belirtti. 29 Aralık 2020 tarihinde akdedilen STA’nın Türkiye tarafında Şubat 2021’den itibaren tam olarak uygulamaya koyulacağını, öte yandan Birleşik Krallık tarafında anlaşmanın tam olarak yürürlükte olduğunu ifade etti. 2016 Brexit Referandumu’ndan itibaren sürecin yakından takip edildiğini ve ortak irade oluşturulduğunu söyleyen Gürsoy, 31 Ocak 2020 tarihinde Brexit’in gerçekleşmesinden itibaren geçiş sürecinin başladığını kaydetti.

Avrupa Komisyonu ile menşei kuralları konusundaki yaklaşımları açısından ciddi görüşmelerin gerçekleştiğini ve 29 Aralık’ta sürecin tamamlandığını belirtti. Anlaşmanın içeriğinde sanayi ürünleri, tarım ürünleri, menşei kuralları, kümülasyon, telafi edici vergi ve dolaşım belgesi olduğunu ifade eden Gürsoy, bunun yanında rekabet, sağlık, bitki sağlığı gibi konularda da anlaşmada hükümler olduğunu söyledi. Son olarak da bu anlaşma olmasaydı çok ciddi kayıpların yaşanacağını ancak yapılan STA ile birlikte hukuki altyapının, Gümrük Birliği şartlarının tesis edildiğini ve Gümrük Birliği’nden tek farkının menşei kurallarının esnetilmesi olduğunu ve bunun da şüphesiz ihracatçılar açısından olumlu etkileri olacağını ifade etti.

Panelin ikinci konuşmacısı olan TOBB ve İKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray, AB-Birleşik Krallık Ticaret ve İşbirliği Anlaşması’nın Türkiye’nin gördüğü ticaret anlaşmasından çok farklı olduğunu ve gerek bu anlaşmada gerekse Türkiye ile imzalanan STA’da yeni bir anlaşmaya gerek olmadan revizyon adı altında genişletmenin mümkün olduğunu belirtti. Birleşik Krallık’ın 60 ülkeyi kapsayan 32 ticaret anlaşması yaptığını belirten Nuray, Türkiye yapılan STA’nın sonuncu fakat Brexit’ten sonra yapılan ilk anlaşma olduğuna dikkat çekti.

Türkiye ile AB ilişkilerinin son 10 yılda kötüleştiğini ancak 2021 ile birlikte AB ile diyalog sürecinin yeniden başlayabileceğini ifade eden Nuray, Türkiye’nin egemenlik haklarını paylaşmak istemediğini ancak AB üyelik perspektifinden de vazgeçmek istemediğini belirtti. Egemenlik ile ülkenin pratik ihtiyaçları arasında bir denge kurulması gerektiğini ve Gümrük Birliği modernizasyonu sağlanacaksa AB ile Birleşik Krallık arasındaki anlaşmanın örnek alınabileceğini söyledi. Mal ticareti konusunda her türlü kolaylığın sağlandığını, ancak 21’inci yüzyılda önem taşıyan finans, dijital dönüşüm ve teknoloji transferi gibi konuların anlaşmada olmadığını kaydetti. Son olarak Türkiye’nin öncelikle yapısal sorunlarını çözmesi, Mart’ta başlatılacak üst düzey diyalogda samimiyet ve kararlılık ilkeleri ile hareket edilmesi gerektiğini, AB’nin Birleşik Krallık karşısında büyük bir ortak olduğunu ve AB’nin çıkarına bir mekanizma kurulduğunu söyledi.

Panelin üçüncü konuşmacısı TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sanem Baykal, AB ve Birleşik Krallık’ın teoride anlaştıklarını belirtti ancak uygulamada çıkabilecek sorunların da altını çizdi. Bu anlaşmayı hem AB hem de Birleşik Krallık’ın bir başarı olarak gördüğünü, her iki tarafın da haklı tarafları olduğunu belirtti. Birleşik Krallık’ın şekilsel olarak egemenliğini geri alma konusunda ciddi bir adım attığını söyleyen Baykal, belli konularda mevzuatı AB’ye göre düzenlememe hakkını hukuken aldığını ancak pratikte bu şekilde olmayabileceğini ekledi. Birleşik Krallık’ın AB ile ticaret yapmak istediği takdirde AB kurallarını uygulama mecburiyeti olabileceğini söyledi. Gümrük Birliği açısından da ilk başta TTIP şeklinde bir oluşum olabileceğini belirtti. Sürdürülebilir kalkınma kavramının geleceğe yönelik hedeflerde AB için önemli bir yere sahip olduğunu, Gümrük Birliği güncellemesinde de bunun önemli olduğunu ve şeffaflık konusuna dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti. Öte yandan, adil oyun sahası konular (çevre, sosyal haklar, rekabet vb.) ile diğer konular için farklı anlaşmazlıkların halli mekanizması getirilmesinin önemli olduğunu ancak çok yenilik olmadığını ve aslında AB ile Birleşik Krallık arasındaki anlaşmada bu hususlar ele alındığında çok örnek teşkil etmeyeceğini çünkü Gümrük Birliği’nin daha geniş bir kapsamı olduğunu belirtti.

Panelin son konuşmacısı İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, Birleşik Krallık’ın bağımsızlık ve AB mevzuatına uygunluk arasında ikilemde kaldığını belirtti ve bu açıdan AB dışında bir yaşamın çok da mümkün olmadığını vurguladı. AB’nin geleceği açısından umutlu olduğunu belirten Nas, koşulların AB’nin varlığını daha da geçerli kıldığını söyledi. Bunun yanında Birleşik Krallık’ın hedefinin Global Britanya olduğunu “Avrupa’nın Singapur’u” benzetmesi ile vurguladı ve Birleşik Krallık’ın bundan bazı kazanımlarının olabileceğini ancak AB ile ilişki içerisinde olmak için bazı konularda uyumun yakalanması gerektiğini söyledi. AB’nin Brexit’le birlikte varoluşunu sorguladığını, daha iddialı bir gündem ortaya koyduğunu ve önemli bir siyasi projeye dönüştüğünü belirtti. AB’nin iklim değişikliği ve hukukun üstünlüğü gibi konularda belli tercihlerle anıldığını ve bu tercihin vatandaşların haklarına yönelik olduğunu ifade etti. AB’nin genç katmanlarla daha fazla ilişki içinde olması gerektiğine değinen Nas, COVID-19 nedeniyle AB ekonomisinde 2020 yılında %7-8 oranında küçülme öngörüldüğünü ancak 2021’de %4 ve 2022’de %3 büyüme söz konusu olabileceğini ekledi. AB’nin genişlemeye kendi bütünlüğünü koruması açısından çok da sıcak bakmadığını ve son olarak da Brexit’in model olamayacağını ancak yöntem olarak örnek alınabileceğini ve Gümrük Birliği’nin daha ileri bir boyuta sahip olduğuna değindi. Toplantı, katılımcıların soru ve görüşleri ile son buldu.

Toplantının kaydına buradan ulaşabilirsiniz.

 

https://www.ikv.org.tr/ikv.asp?id=5030