AB GÜNCEL » 2016 » TEMMUZ | İKV - İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

İngiltere’nin Yeni Başbakanı Theresa May Görevi Devraldı

Birleşik Krallık’taki Brexit referandumunun sonrasında Başbakanlıktan ve Muhafazakar Parti’nin Genel Başkanlığından ayrılan David Cameron’un yerine, Theresa May, Başbakan olarak 13 Temmuz 2016 tarihinde resmen göreve başladı. 59 yaşındaki Theresa May, Muhafazakar Parti içerisinde yapılan ön seçimlerde rakiplerini geride bırakmış ve bu ön seçimlerde kendisinden sonra en çok desteği alan Enerji Bakanı Andrea Leadsom’un daha sonra yarıştan çekilmesi üzerine başbakanlık yarışında tek başına kalmıştı.

Oxford Üniversitesi Coğrafya Bölümü mezunu olan May, politikaya girmeden önce 1977-1983 yıllarında İngiltere Merkez Bankasında çalıştı. Siyasi hayatına, 1986 yılında Merton Belediyesinde Belediye Meclisi Üyeliğine seçilmesi sonucunda başladı. 1992 yılındaki genel seçim ile 1994 yılında yapılan ara seçimlerde milletvekili seçilemedi. Parlamentoya ilk kez 1997 yılında Muhafazakâr Parti’den milletvekili olarak girdi. Daha sonra bu partinin gölge kabinesinde Eğitim Bakanlığı yaptı. Theresa May 2012 yılında Kadın ve Eşitlik Bakanlığı görevini bırakarak 4 yıl Birleşik Krallık İçişleri Bakanı olarak görevine devam etti.

May, referandumunda tercihini AB’de kalmaktan yana yapanlardandı. Ancak May, yaptığı açıklamalarda ülkedeki referandumda ortaya çıkan sonuca saygı duyacağını ve bundan sonraki süreçte AB’de kalma yönünde bir çalışmanın olmaması gerektiğini ifade etti. May, aynı zamanda AB’den çıkışı bir başarıya dönüştürmek istiyor.

Ülkede ilk kabine atama kararlarını da imzalayan May, Cameron’a yakın bir isim olan Maliye Bakanı George Osborn’un görevinden istifa etmesiyle boşalan göreve eski Dışişleri Bakanı Philip Hammond’ı getirdi. May, Dışişleri Bakanlığı’na AB karşıtı eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson’ı atadı. Savunma Bakanı Michael Fallon ise Theresa May hükümetinde koltuğunu korudu.

 

TTIP Müzakerelerinin 14’üncü Turu Gerçekleştirildi

TTIP müzakerelerinin 14’üncü turu 11-15 Temmuz 2016 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirildi. AB adına müzakere heyet başkanlığını Ignacio Garcia Bercero, ABD adına ise Dan Mullaney’in yürüttüğü turda taraflar görüşmeleri “pazara erişim”, “yasal düzenlemenler” ve “kurallar” olmak üzere üç başlıkta sürdürdü. Bu tura ilişkin AB müzakere heyet başkanı Ignacio Garcia Bercero yaptığı açıklamada, söz konusu anlaşmanın ana hatlarının  ortaya çıktığını ve hâlihazırda anlaşmada yer alan başlıkların çoğu için taraflar arasında tekliflerin sunulduğunu belirtti.  

Pazar erişime ilişkin tarifeler alanında yapılan müzakerelerin ileri aşamalara geldiği açıklanan bu tura kadar geçen zamanda, gümrük tarife satırlarının yüzde 97’si ele alınmış durumda. Tarifelerde geriye kalan “yüzde 3’lük” bölüm ile ilgili görüşmelerin, müzakerelerin daha sonraki aşamalarında gerçekleştirilmesi öngörülüyor.

Taraflar arasında şu ana kadar hizmetler alanında iki teklif önerisi sunuldu. Ancak kamu alımları alanında bir teklif önerisi ile sınırlı kalındı. Nitekim, AB müzakere heyet başkanı Bercero, kamu alımlarında çok sınırlı ilerleme kaydedildiğini ve AB tarafının bu alandaki beklentilerinin çok altında kaldığını dile getirdi.

Yasal düzenlemelere ilişkin ise şu ana kadar yapılan görüşmeler sonucunda, yedi sektörde (ilaçlar, kozmetik, mühendislik, tıbbi cihazlar, ilaçlar, tekstil ve otomotiv) AB ve ABD arasında işbirliğinin güçlendirilmesine yönelik teklifler sunulmuş bulunuyor. Müzakereler kapsamında ayrıca sağlık ve bitki sağlığı önlemleri ile ticaret önündeki engellerde konsolide metinlere ulaşıldı. Kurallara ilişkin görüşmelerde, özellikle sürdürülebilir kalkınma (çevre ve çalışma hakları) alanında görüşmelere ağırlık verildi. Bu turda ayrıca AB tarafı, enerji ve hammaddelere ilişkin önerisini de sundu.

 

18’inci AB-Çin Zirvesi Gerçekleştirildi

18’inci AB-Çin Zirvesi, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in ve Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Li Keqiang’ın katılımıyla 12-13 Temmuz 2016 tarihlerinde Pekin’de gerçekleştirildi. Zirvede ikili ilişkilerin yanı sıra, bölgesel ve küresel konular ile bu yıl Eylül ayında Çin’in ev sahipliğinde yapılacak G20 Zirvesi önemli gündem maddeleri arasında yer aldı.

Zirvede ikili ilişkiler üzerine yapılan görüşmelerde, 2013 yılında AB ve Çin arasında kabul edilen stratejik ortaklık kapsamında önemli ilerleme kaydedildiğine dikkat çekildi. AB ve Çin arasında hâlihazıra müzakereleri devam eden kapsamlı yatırım anlaşmasının tamamlanmasının önemine işaret edildi.

Zirvede ayrıca Çin’deki çelik üretim kapasitesindeki fazlalık önemli bir gündem maddesini oluşturdu. Nitekim zirvede, Çin’deki bu üretim kapasitesindeki fazlalığa ilişkin endişelerini dile getiren AB liderleri,  Çin Hükümeti’nin piyasa kurallarına uyması için çağrıda bulundu. Çin’in bu konuda gerekli önlemeleri alıp almadığını kontrol etmek üzere AB ve Çin arasında çelik sektörüne ilişkin ortak bir çalışma grubunun oluşturulması yönünde karar alındı.

İkili ilişkiler değerlendirilirken görüşmelere damgasını vuran bir diğer konu da AB’nin Çin’in “piyasa ekonomi” statüsünü henüz tanımamış olmasıydı. Bilindiği üzere, 2016 yılında Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) yükümlülüklerine göre, DTÖ’nüm tüm Üye Devletlerinin bu statüyü tanımaları bekleniyor. Ancak AB’nin bu yöndeki kararını ne zaman vereceği konusunda belirsizlik devam ediyor. Zirvede, Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker, AB’nin uluslararası yükümlüklerini yerine getireceği yönünde taahhütte bulundu. Avrupa Komisyonu tarafından AB Üye Devletlerinin bu süreçten nasıl etkileneceğini araştıran bir etki analizi çalışması yürütüldüğünü açıklayan Juncker, bu çalışmanın sonucunda bir yol haritası çizeceklerini belirtti.

Küresel konuların da ağırlıklı olarak tartışıldığı Zirvede, liderler tarafından kurallara dayalı uluslararası düzenin korunmasının önemine vurgu yapıldı. Bu çerçevede, uluslararası ticaretin de özellikle ortak kurallar çerçevesinde yürütülmesi gerektiğine işaret edildi. Bunun yanı sıra, taraflar göç krizinin küresel çapta ele alınması gerektiği mesajını iletti.

AB tarafı, dış politika öncelikleri çerçevesinde, Çin ile özellikle Suriye, Irak, Afganistan ve Afrika’daki mevcut durumlar karşısında daha sıkı bir işbirliğinde bulunmak istediğini belirtti. Bu işbirliğinin iklim değişikliği ve kalkınma yardımları alanlarında da sağlanması gerektiği vurgulandı.

Tüm bu olumlu gelişmelere ve diyaloglara karşın, Zirvede Güney Çin Denizi’ndeki toprak paylaşımı sorunu konusunda bir ilerleme kaydedilmedi. Uluslararası Tahkim Mahkemesinin Güney Çin Denizi’ndeki egemenlik hakları konusunda açılan davanın Çin’in aleyhine sonuçlanmasına rağmen, Çin kendi topraklarının egemenliğini korumak için gerekirse tüm önlemleri almaya hazır olduğunu açıkladı.

 

ECOFIN’de İspanya ve Portekiz’e Yaptırım Kararı

17 Temmuz 2016 tarihinde toplanan AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi üye ülkelerin ekonomi, istihdam ve maliye politikalarına yönelik 29 Haziran 2016 tarihinde kabul edilen tavsiyeleri yayımladı. Söz konusu tavsiyelerin yayımlanmasıyla birlikte üye ülke ekonomi politikalarının izlenmesine ilişkin 2016 yılı Avrupa Sömestri de sona erdirilmiş oldu. 2017 yılına ilişkin Avrupa Sömestri süreci ise Eylül 2016’da başlayacak.

Konsey, üye ülkelere yönelik tavsiyeler kapsamında İspanya ve Portekiz’in Avrupa Komisyonu tarafından belirtilen aşırı bütçe açıklarına yönelik etkili eylemlerde bulunmadıkları sonucuna vardı. Konsey, bu iki ülke tarafından kamu açıklarının öngörülen tarihe kadar AB’nin referans değeri olan GSYİH’nin yüzde 3’üne indirilmesi hedefinin gerçekleştirilemeyeceği sonucuna varırken, iki ülkenin, önerilen mali eylemleri yeterince yerine getirmediklerini kaydetti. AB’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın 128’inci Maddesi uyarınca, Konsey tarafından birtakım yaptırımların uygulanması öngörülüyor. Avrupa Komisyonunun 20 gün içerisinde, Konsey tarafının ise 10 gün içinde bu yaptırımları kabul etmesi bekleniyor.

Diğer bir gündem maddesi olan vergilendirmede şeffaflık, kara para aklamanın ve terörün finansmanının önlenmesine ilişkin olarak Konsey, 21 Haziran 2016 tarihinde varılan anlaşma doğrultusunda mükelleflerin kurumlar vergisinden kaçınmasının önlenmesine ilişkin yeni kuralları kabul etti. Yeni kuralları içeren yönerge, OECD’nin vergi matrahının erozyonu ve kar transferine ilişkin 2015 yılı tavsiyelerine dayanıyor. Söz konusu yönerge ile uluslararası grup şirketlerinin vergi yükümlülüklerini azaltmak amacıyla ulusal vergi sistemleri arasındaki farklıklardan kaynaklanan mevzuat boşluklarından yaralanmalarının önlenmesi amaçlanıyor.

 AB Ekonomi ve Maliye Bakanları toplantısında AB ile Monako vergi idareleri arasında tasarruf sahiplerinin sınır ötesi hesapları hakkında bilgi alışverişinde işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin bir anlaşma da imzalandı.

 

Britanya’nın 2017 AB Konseyi Dönem Başkanlığı’na İlişkin Açıklaması

Britanya Başbakanlığı, ülkenin, 2017 için planlanan AB Dönem Başkanlığı görevinden feragat etmek istediklerini açıkladı. Britanya Başbakanı Theresa May'in AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile 20 Temmuz 2016’da yaptığı telefon görüşmesinin ardından yapılan açıklamada, ülkenin AB'den ayrılma müzakerelerine öncelik vereceği ve bununla  meşgul iken AB Konseyi Dönem Başkanlığı görevinin üstlenilmesinin doğru olmadığı ifade edildi.

Bu karar ülkenin AB’den çıkmak için hazırlandığı yönündeki ilk somut işaret olarak değerlendiriliyor. Britanya’nın AB Dönem Başkanlığı’nı, 1 Temmuz 2017'den 31 Aralık 2017'ye kadar yürütmesi planlanmıştı. İngiltere'nin bu kararının ardından AB Konseyi özel bir oturum düzenleyerek, dönem başkanlığı için alternatifleri değerlendirecek.

 

Sırbistan AB Katılım Müzakerelerinde İki Faslı Daha Müzakereye Açtı

Ocak 2014’te AB ile katılım müzakerelerine başlayan, geçtiğimiz Aralık ayında ise müzakere sürecinde ilk iki faslı açan Sırbistan, müzakere sürecinde 23’üncü ve 24’üncü fasılları 18 Temmuz 2016 tarihinde açarak müzakerede yeni bir döneme girdi. Yargı ve Temel Haklar ile Adalet, Özgürlük ve Güvenlik başlıklı 23 ve 24’üncü fasılların müzakereye açılmasıyla, üyelik yolunda toplamda 4 fasıl açmış oldu. Hatırlanacağı üzere, 7 Nisan 2016 tarihinde toplanan AB Konseyi çalışma grubu toplantısında, Hırvatistan 23’üncü faslın müzakereye açılmasına karşı çıkmıştı.

 

AB’den Düşük Karbonlu Ekonomi için Kapsamlı Paket

20 Temmuz 2016 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından düşük karbonlu ekonominin uygulanmasına ilişkin kapsamlı bir paket yayımlandı. Temmuz 2015’te Komisyon tarafından Yaz Paketi olarak sunulan paket ile beraber 2014’te sonuçlanan AB ETS reformunun ardından 20 Temmuz’da sunulan bu paket, AB’nin 2030 Enerji ve İklim Değişikliği Paketi’nin tamamlayıcısı niteliğinde. Komisyon 20 Temmuz paketi ile AB ETS’nin 2021-2030 uygulama döneminde emisyonların azaltılması hedefinin yanı sıra AB ETS dışı sektörlerde de (ulaştırma, tarım, ormanlar, atık, binalar vb.) emisyon azaltımının sağlanmasını planlıyor.

Komisyon tarafından yayımlanan açıklamada, tüm sektörler üzerinden AB’nin 2030 İklim ve Enerji Paketi için öngörülen ve 1990 yılına kıyasla emisyonlarda yüzde 40 azaltım hedefinin hayata geçirilmesinin planlandığı açıklandı. Söz konusu paketin geçen yıl onaylanan ve imza süreci devam eden Paris Anlaşması’na yönelik sunulan aynı orandaki azaltım hedefinin de uygulanmasına yönelik olduğu belirtildi.

Ekim 2014’te gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi’nde, Üye Devletler ve tüm sektörler için uzun vadeli emisyon azaltım hedefleri üzerinde anlaşmaya varılmıştı. Buna göre, 2005 yılı baz alınarak, AB ETS’de yer alan sanayi sektörlerinde 2030 yılına kadar emisyonlarda yüzde 43, AB ETS dışında olan tüm sektörlerde ise 2030 yılına kadar yüzde 30 azaltım sağlanmasına karar verilmişti.

20 Temmuz paket ile ayrıca Arazi Kullanımı, Arazi Değişikliği ve Ormanlar (LULUCF) sektörleri üzerinden karbon yakalamanın teşvik edilmesi öngörülüyor. Ulaştırma sektörü için 2030 yılına kadar otomobil ve kamyonetlerde özel standartlar uygulanacak. Bu standartların otomobiller için 2021, kamyonetler için 2020 yılından itibaren geçerli olması bekleniyor. Bilindiği gibi, 2015 yılında otomobiller için emisyon standartları km başına 130gr’a indirilmişti. Bu miktar 2021 yılı için 95 gr. olarak kabul edilmişti. Kamyonetler için ise bu standartlar, 2017 yılı için 175 gr. ve 2020 yılı için 147 gr. olarak uygulamaya koyulacak.

Komisyon tarafından sunulan pakete ilişkin yazılı açıklamaya buradan ulaşılabilir.

 

AB ve Endonezya Arasında STA Müzakerelerinin Başlatılması Kararı Verildi

AB Konseyinin Avrupa Komisyonuna Endonezya ile STA müzakere etme yetkisi vermesi üzerine, Avrupa Komisyonunun Ticaretten Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström ve Endonezya Ticaret Bakanı Thomas Lembong 18 Temmuz 2016 tarihinde Kapsamlı Ekonomik İşbirliği Anlaşması (Comprehensive Economic Partnership Agreement) için resmi müzakerelerin başlatılması yönünde karar aldıklarını açıkladılar.

Bilindiği üzere, AB Endonezya’nın da dâhil olduğu Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (Association of Southeast Asian Nations – ASEAN) arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmek üzere Temmuz 2007’de bölgeler arası bir STA için müzakereleri başlattı. Ancak bazı ekonomik ve siyasi gerekçeler ile bu müzakere süreci Mart 2009’ta askıya alındı. Durum böyle iken AB, bu Birliğin ülkeleri ile ticari ilişkilerini geliştirmek için bölgeler arası bir STA yerine ülkeler ile ikili STA kapsamında müzakerelere devam etmeye karar verdi.

 

AB Bakanları Bratislava’da Bir Araya Geldi

AB üye ülkelerinin AB Bakanları, 24-25 Temmuz 2016 tarihlerinde AB Konseyi Dönem Başkanı Slovakya’nın ev sahipliğinde Bratislava’da düzenlenen Genel İşler Konseyi Gayri Resmi Toplantısı’nda bir araya geldi. Genel İşler Konseyi Toplantısı’nın ilk gününde aday ülkeler; Türkiye, Makedonya, Sırbistan ve Karadağ’ın temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen oturumda, AB genişleme politikası ve bu kapsamda AB’nin ve aday ülkelerin birbirlerinden beklentileri ile AB kurumlarının aday ülkelere katılım koşullarını sağlamada nasıl destek verebileceği konuları görüşüldü.

Genel İşler Konseyi Toplantısı’nın ikinci gününde, AB’nin stratejik önceliklerinin uygulanmasına ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. Dijital Gündem ve Enerji Birliği başta olmak üzere AB Stratejik Gündeminde belirlenen alanların bazılarında ilerleme kaydedildiği belirtilirken AB vatandaşlarının günlük hayatını etkileyen diğer alanlarda ilerlemeye ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekildi. AB Bakanları, Stratejik Gündemin uygulanmasını değerlendirmenin yanında belgede belirlenen önceliklerin takvimini de gözden geçirdiler. Konsey toplantısında ayrıca vatandaşlarla iletişimin daha etkin şekilde sağlanması gereği üzerinde de duruldu.

 

Avrupa Komisyonu 2016-2017 Ufuk 2020 Çalışma Programı’nı Onayladı

Avrupa Komisyonu 25 Temmuz 2016 tarihinde 2016-2017 dönemi Ufuk 2020 çalışma programını onayladı. Mevcut çalışma programı toplamda 8,5 milyar avroluk bir bütçeye sahip. Program çerçevesinde mülteci krizi bağlamındaki finansmanın yeni araştırma alanlarına dâhil edileceği ve mültecilerin istihdam ortamına entegrasyonuna ilişkin politika önerilerinin sunulacağı açıklandı. Programda ayrıca uzun vadeli iklim değişikliği politikasına ilişkin önemli eylemlerin yer alacağı belirtiliyor.  

2016-2017 Ufuk 2020 Çalışma Programı’nın temel öncelikleri:

- İstihdam, büyüme ve yatırım için yeni bir yardım;

- Daha güçlü küresel bir aktör, yeni bir göç politikasına doğru ve karşılıklı güvene dayalı bir adalet ve temel haklar alanı;

- Uzun vadeli iklim değişikliği politikasını kapsayan etkili bir Enerji Birliği;

- Güçlendirilmiş, sanayi temeli, daha derin ve daha adil bir İç Pazar;

- Dijital tek pazar;

- Ortak alanlar ve diğer özellikler olarak sıralanıyor.
 

İspanya ve Portekiz’e Uygulanacak Mali Yaptırımın Yumuşatılması Talep Ediliyor

AB Konseyinin, İspanya ve Portekiz’in aşırı bütçe açıklarına yönelik etkili önlemler almadıklarına ilişkin olarak 17 Temmuz 2016 tarihindeki görüşünü takiben, Avrupa Komisyonu 27 Temmuz 2016 tarihinde bu iki ülkenin mali düzenlemelerine yönelik yeni tavsiyelerde bulundu.

Bilindiği üzere, küresel mali kriz sonrasında AB mali kurallarının revize edilmesiyle birlikte Avrupa Komisyonu tarafından kuralların sıkılaştırılarak bunlara uymayan ülkelerin cezalandırması kararlaştırılmıştı. AB Konseyi ise üye ülkelere yönelik tavsiyeler kapsamında İspanya ve Portekiz’in Avrupa Komisyonu tarafından belirtilen aşırı bütçe açıklarına yönelik etkili eylemlerde bulunmadıkları sonucuna varmıştı. 17 Temmuz 2016 tarihinde bu iki ülke tarafından, kamu açıklarının öngörülen tarihe kadar AB’nin referans değeri olan GSYİH’nin yüzde 3’üne indirilmesi hedefinin gerçekleştirilemeyeceğini ve önerilen mali eylemleri yeterince yerine getirmedikleri açıklanmıştı.

Önümüzdeki dönemde Konsey, Avrupa Komisyonunun önerisi kapsamında iki ülkeye uygulanacak para cezasını belirleme ve iki ülkeye ilişkin yeni tavsiyeleri kabul, ret ya da bunlarda değişiklik yapma yetkisine sahip bulunuyor. AB’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın 128’inci Maddesi uyarınca, Konsey tarafından birtakım yaptırımların uygulanması öngörülürken, Avrupa Komisyonunun 20 gün içerisinde, Konseyin ise 10 gün içinde bu yaptırımları kabul etmesi gerekiyor.  

Mali kurallar kapsamında uygulanacak yaptırım tutarının GSYİH’nin yüzde 0,2’si oranında olması öngörülüyor. Ancak olağanüstü ekonomik durum ya da ilgili üye ülkenin gerekçeli talebi üzerine bu tutardan indirim yapılabiliyor.

Her iki ülke de bu gerekçeli taleplerini belirtmiş durumda. Avrupa Komisyonu, Portekiz’e, en geç 2016 sonuna kadar, İspanya’ya ise 2018’e kadar aşırı bütçe açığını düzeltmesi tavsiyesinde bulundu. Komisyon her iki ülkeye de etkili bir şekilde eyleme geçmeleri ve rapor vermeleri için 15 Ekim 2016 tarihine kadar süre tanınmasını ve bu ülkelere sağlanacak ESI fonlarının askıya alınmasının ise AP ile görüşerek ertelenmesini öneriyor.

 

Komisyon, Polonya’da Hukukun Üstünlüğüne İlişkin Tavsiyelerini Sundu

Avrupa Komisyonu, 27 Temmuz 2016 tarihinde Polonya’da yargı ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki endişelerini ortaya koyan ve değerlendirmelerini içeren Tavsiye Kararı’nı kamuoyu ile paylaştı. Hukukun üstünlüğüne ilişkin çerçeve niteliği taşıyan yeni tavsiyeler, 13 Ocak tarihinden bu yana devam eden istişareler ve karşılıklı diyalogların ardından kabul edildi. Komisyon, 22 Temmuz tarihinde Polonya’da Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin kabul edilen yeni tasarıya rağmen, hukukun üstünlüğüne ilişkin endişelerin devam ettiği yönünde görüş sundu.

Komisyon, tavsiyeleri kapsamında, Polonya’da yargı alanındaki olumsuz durumların sistematik yapısına dikkat çekti. Komisyon Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans konuya ilişkin yaptığı açıklamada, hâlihazırda Polonya’nın yetkili makamları tarafından atılan adımların yeterli olmadığının altını çizdi. Komisyonun Polonya’ya yönelik tavsiyeleri arasında yapısal reformların, Polonya Anayasa Mahkemesi ile uyumunun sağlanması öne çıkıyor.

https://www.ikv.org.tr/ikv.asp?id=1516